Önce Türk müyüz Yoksa Müslüman mı Meluncanlar ve Kalu Bela nedir?

11.2023 – Önce Tevhit ve Müslüman kime denir! Buna açıklık getirelim. Allahın varlığını, birliğini ve her canlı ile kainatı yaratığını kabul etmeye Tevhit inancı; ile

Allahın; Hz Muhammet ve öncesi tüm peygamberlere yayma görevini verdiği (Yahudilik ve Hristiyanlık) dinlerine ilk inanan kişilerede, Müslüman  denilmektedir.

Mesela Firavunun sihirbazları Hz Musa’nın yanında Şuara suresi 47 ve 52. ayetlerinde belirtildiği gibi kendileri için; – … inanların ilki’yiz, .. de’nil’mektedirler.

Her yerde ve her şeyde Allahın iradesine boyun eğmeye İslam ; İslamı yayma görevi kendisine verilen Hz Muhammed SAS’mi peygamber olarak kabul eden kişilerede  Müslüman denilir.

İslama inanan Müslümanlar olarak; Allahın izni olmadan hiçbir şeyin olamayacağına inanırız. Ama C. Allah;  İnsanın iradesini serbest bırakmıştır. Allahın yarattığı kul ise! Dini konuları mecbur eder. 

Allah’ın İnsanoğluna  ilk emri ‘oku’. Ama sadece papağan gibi Arapçasını değil, anlamını bilmek için, Türkçesini de okuyup öğüt almamız emredilmektedir. Öğüt, insanların anladığı dil ile olursa anlaşılır. Ben dilimi Türkçe olarak seçmedim. Cenabı Allah bana bu şekilde lütfetti. Dünyada dilleri ayıran C. Allahtır. —-

Bir anketör evimize gelmiş ve kapıdan o gün için üniversitede okuyan kızım ile yeğenime sorular soruyor, cevapları işaretliyordu. Böyle bir anı kaçırmak istemezdim ama üniversitede okuyan iki genci, bu durum ile baş başa bırakmak istedim.

Neden sonra gençlere,  soruların ne olduğunu sordum. Bir kaç soru ve verdikleri cevapları onaylamam dan sonra kızım Ayşegül:

– Baba, bize – ” Biz önce Müslüman mıyız  yoksa   Türk müyüz ?”, diye sordu. Peki ne dedin?

– Önce Müslümanız, dedim. Yeğenime dönerek; Sence diye sorduğumda, o da Müslümanız, diye cevap verince, daha önceden bilgi sahibi olduğum Meluncanlar aklıma geldi. Ve başladım bu olayı aktarmaya.

ABD’ nin Atlas Okyanusuna bakan Virginia ( Virjinya) Eyaletinin Apalaş Dağları bölgesinde yaşayan bir Amerikalı, hastalanıyor. Yapılan tetkikler sonucunda bu kişideki hastalığın Akdeniz anemisi humması teşhisi konuluyor.

Bu hastalık; Akdeniz bölgesi etrafında yaşayan tüm ülke ve insanlarında görülen bir tür kan hastalığıdır. Yaptıkları tıpbi genetik araştırmaları neticesinde Atalarının Akdeniz havzası ülkelerinden Türk! olduğu  bulgusuna erişirler. Bazı gelenek ve göreneklerinin; Türklerin gelenek ve görenekleri ile ortak olduğunu fark  ederler. Öyle ise Türkler oraya nasıl gittiler?

-tarihi gerçek, alıntı- Yaklaşık 1580 – 1620 yılları arasında Portekiz, İspanyol ve İngilizlere esir düşüp, bu ülkelere ait savaş ve ticaret gemilerinde esir – forsa olarak bulunan Arap / Osmanlı Türklerinin bir bölümü, bir vesile ile yeni kıta Amerika’nın Virginya eyalet topraklarına mecburen veya kendi istekleri ile ayak basmışlar.

Meluncanlar ismi nereden geliyor? Abd’ye ayak basan ilk Müslümanların, kılık kıyafet ve inanç şekillerinin Avrupalı göçmenlere göre olan farklılıklarından dolayı, bu kişilere kötü manasında, ‘Mel’un‘ benzetmesi yapılmış. Zamanla mel’un tabiri bir topluluk adı olarak kalmış.

Yazımızın konusu; Önce Müslüman’mıyız yoksa Türk’mü ? sorusu doğrultusunda  Kızıma ve yeğenim Şükrü’ye bu gelişmeleri aktardıktan sonra, şu noktayı vurguladım.

Sonuç olarak biz; Önce Türk ve Sonra Müslümanız, dememden sonra yeğenim Şükrü :

– Amca, anlattıkların ‘ cuk ‘ oturdu, ifadesini kullandı.

Burada ister istemez insanın aklına “KALU BELA”  görüşü gelebilir. Kalu bela’dan kasıt: Cenabı Allah; İsrafil A.S.ma,  -Kıyametin ‘an’ öncesi, Sur’a üflemesini emredeceği ana kadar yaratacağı bütün insanlara A’raf suresi 172. ayetinde;

– (Dikkatinizi çekerim! Bu ayette sadece Ademin demiyor. (Yahudi- Hristiyan dahil) Adem oğullarının diyor. Hani Rabbin; Adem oğullarının bellerinden zürriyetlerini alıp onları kendi nefislerini, kendi benliklerine şahit tutarak şunu sormuştu.

-‘Ben Rabbiniz değilmiyim? diye soruyor.  Dikkat ediniz! Sizi Müslüman olarak yarattım, demiyor.

Ana rahmindeki canlı; ‘Evet Rabbimizsiniz‘ demişlerdi. C. Allah; Kıyamet günü ‘Biz bunlardan habersizdik!’ demeyesiniz, diye sormakta ve söylemektedir.

C. Allahın  Araf suresinin 172. ayetinde belirttiği – Adem oğullarının bellerinden aldığı zürriyetlerini; İlk insan Adem as’mın belinden ulvi bir şekilde alınmış diye yorumlamayın.  Ali imran suresi 6 ve Müminün suresi 14. ayetinde hamile kalma şeklinin anlatıldığı sperm ve  cenin’den bahsedilerek öce sulu meniyi cenin haline getirip ana rahmine yapıştırdıktan neden sonra, ana rahminde ikinci bir şekil verdiğini Cenabı Allah bizlere bildiriyor.

1..Rahimlerde sizlere dilediği şekli veren O’dur. 2.. Sonra onu, bir başka yaratılışta yeniden kurduk.. ayeti devamında C. Allah Cenini; et ve kemik şekline çevirdiği 2. safhada ANA RAHMİNDEKİ bu canlıya- Ben senin Rabbin değilmiyim? diye sormaktadır.

-Bu ayet hakkındaki açıklamaları Ahmet Hamdi Yazır hocamızın – Hak Dini Kuran Dili eserinin 5. bölüm 167. sayfasından itibaren -anladığım  şekli ile- sadeleştirip özetleyerek yazıyorum.

( C. Allah; yaşadığımız şuandan, Adem AS kadar var ettiği -anne baba olma hakkına sahip- kullarının bellerindeki zürriyetlerini alıp 1. safhada sperm/cenin hücre halimizdir.   (2.safha) Hücreye et ve kemik bürünümü yaptıktan sonra, kendi nefsinden ruh ve can verdiği ana rahmindeki bu görüntüye – Ben senin Rabbin değilmiyim? diye sormasının nedenini; Allahın birliğine ve verdiği bütün lütuflarına, yaşadığı an ve ölümünden sonrası bedeni üzerinde her türlü tasarrufun Allah katında olduğunu kabul etmesidir, şeklinde yorumlamaktadır..)

Ana rahminde; İlahi varlığın lütfu olan bizler; O an için iddia, inat, terbiyesizlik, ahlaksızlık, şeytanlık ve Allahı reddetme yetisine sahip olmayan melaike türü bir ruhani varlık olarak Allahın her istek ve emirlerini ‘Bi Hak Üzere’ kabul etmişiz. Öyle bizlere anlatıldığı şekli ile Adem AS var edildiği anda bu olay, olmamıştır.

Kaç yaşında müslüman olunur? Bir çocuk kaç yaşında akilbali olur?

1960 yıllarında eski Diyanet İşleri Bşk Ömer Nasuhi Bilmen‘e ait 1970 basımı bir kitapçıkta;
Bir çocuk 14 yaşında akilbali olur ve hangi dine geçeceğine (anne babası değil) kendisi karar verir, diyor.

  • Zerdüşt inancında bile bu dine mensup olma yaşı; 15 tir.
  • Diyanet İşleri Başkanlığımız ise!  4 yaşındaki çocuğa Cenabı Allahın yüklemediği ‘yükü’ mecbur etmektedir. Sanırsınız ki! Bu 4 yaşındaki çocuğu Mekkeye hafız diye yollayacaklar.

Yazır hocamız; Ana rahminde C. Allahın emir ve isteklerini kabul eden kemikli et parçasının doğumdan sonra akilbali/büluğ çağına girmesi ile!!, Allaha karşı vermiş olduğu Allahın varlığı ve birliğini, lütuf ve rahmet sahibi olduğu taahhüdü ile, sözünün yerine getirilmesine, Müslüman olma devresi diye adlandırmaktadır.

Dikkat ediniz; Ahmet Hamdi Yazır ve Ömer Nasuhi Bilmen; Akil bali, diyor. Ana karnını kast etmiyor. İki etkili ve yetkili din alimi ve diyanet işleri bşk. göre; Bir Çocuk akil bali olunca kendi dinini seçme hakkına sahiptir.

Bu ayet üzerinde ise bazı müfessirler; Fussilet 41/11 ayetini örnek göstererek; ana rahmindeki kemikli et parçasına o anda akıl, mizan, yetenek … verildiği için bu andan itibaren Müslüman olmuş/olduk demişliğinin sayılması gerektiğini yorumlamaktadırlar. Yazır hoca bu görüşe katılmadığını aynı kitapta, bazı dini ve ilmi terimler üzerinden açıklamaktadır.

Bu bilgi ve iddia doğrultusunda olan kişilere, ben (mecit) şunu sorarım! Sabı / Sabi kime denir? Hangi manaya gelir?

Hadid Suresi 8. ayetinde C. Allah;  – Hz Muhammet sizi -müşrikleri- Allaha iman etmeniz için çağırdığı halde iman etmediniz. Halbuki ezelde (ana rahminizde iken) sizlerden kendisine inanacağınızı belirten sözü almış ve bu sözünüzü İnkar etmeyesiniz, inkar ettiğinizde size göstermek için  katında bulunan ilahi deftere yazmıştım, demektedir.

Bu tasdik ve anlatım şeklinden dolayı doğan her insanın ruhunun, Müslüman olarak doğduğu kararı çıkmaz – çıkamaz. Cenabı Allah ben sizi Türk olarak yarattım demiyor ama; ‘Müslüman ‘ olarak yarattım’da, demiyor. Sizi ben yaratmadım mı? diye soruyor.

Istanbul, Sultan Ahmet Camisi şadırvanlığında, cami derneğinin  Türkçe ve İngilizce yazdırıp astığı peygamberler tarihi ve Kuranı Kerimden alınmış bazı ayetlerin, üstteki yazım ile alakalı olan açıklamaları, bir belge özelliğinde sergilemişler.

Dikkat ederseniz, bütün peygamberler için S.A.V. ifadesi var.  Hz İbrahim için, Tek Allaha inanan Müslüman ifadesi var. (Müslüman ve Müslümanlık sadece Hz Muhammed ve inananlarına ait ise! Hz İbrahim, Hz Muhammedi görmedenmi inanmıştı?) Yahudilik ve Hristiyanlıkta da, Tek Allah emri var. Ayrıca, Hz İsa’ya inanan havarileri için ayeti kerimede, ‘Müslüman’ vurgusu var.  Ocak 2014     Mecit  ALBAYRAK

Rakımı en yüksek olan ilçelerimiz

Sayfama sıkça gelen sorular karşısında (2017) toplam 919 tane olan İlçelerimiz arasından sadece rakımı 1800 mt ve üzeri olanları karşılaştırmalı olarak iki ayrı uydu üzerinden tespit ettim. 2020 yılı sonu itibari ile bundan sonra il ve ilçe girişlerinde nüfus ve rakım bilgileri yazılmayacak. Bu bakımdan, özellikle rakım konulu paylaşımların değerini, daha fazla bilmeliyiz. İlgili yazılarım için bakınız İllerin Karayolu Ve Uydu Üzerinden Rakımları   /  Türkiye nin yedi bölgeye göre yükseklik sıralaması – rakımları

01.2022 Bir yerleşim yerinin kuzeyden güneye / doğudan batıya ve orta yerinin rakımı, farklılık arz eder.  Ben, bunları dikkate alarak, ortalamaları yazdım.  17 kasım 2016

1 – Van (1727)  /  BAŞKALE      2320 mt

2 – Erz.(1900)  / KARAYAZI     2289 mt

3 – Kars(1755) / SARIKAMIŞ   2101 mt

4 – Van  /    SARAY                        2091 mt

5 – Ardahan(1810) / DAMAL    2049 mt

6 – Van  /  ÇALDIRAN                 2046 mt

7 – Ardahan  /  GÖLE                   2020 mt

8 – Van  /   ÖZALP                         1994 mt

9 – Ağrı (1630)  /  DİYADİN       1935 mt

10 – Erzurum  /  TEKMAN          1919 mt

11 – Erzurum  /   ÇAT                      1919 mt

12 – Ardahan  /   ÇILDIR              1909 mt

13 – Erz/ PALANDÖKEN mrk  1898 mt

14 – Erzurum /  ŞENKAYA         1864 mt

15 – Hkkri 1755YÜKSEKOVA 1875 mt

16 – Kars  /  SELİM                        1856 mt

17 – Ardahan  /  HANAK             1820 mt

18 – Ağrı  /  ELEŞKİRT                 1817 mt

19 – Bingöl 1159 / KARLIOVA   1816mt         13.01.2017

Firavunlar tarihinden bir örnek. Firavun Akhenaton ve Hazreti Yusuf.

Tarih ve arkeoloji, en çok ilgi duyduğum konulardan biridir. Özellikle televizyonlarda geçmiş yıllardan beri yayınlanan belgeselleri yazılı not tutarak dinler ve karşılığını ansiklopedilerden araştır’ır’dım. Burada aktaracağım açıklamalar; Antik Mısır tarihi konusunda yetkili olan kişilerin çeşitli  tv lerdeki anlatımları, araştırma sonuç yazıları ve kendi tarihe olan alakam ve araştırmalarım doğrultusunda  yaptığım, yardımcı yorumlarımdır. Okumaya devam et “Firavunlar tarihinden bir örnek. Firavun Akhenaton ve Hazreti Yusuf.”

Türkiye’nin yedi bölgeye göre yükseklik sıralaması ve rakımları – Türkiye’nin bölgelere göre yükseklik sıralaması

Kuzeyden / güneye ve batıdan / doğuya Türkiye’nin  ortalama rakımı: 652 mt   tekabül etmektedir. Türkiyenin iller bazında ortama rakımına en yakın il ise;  649 mt ile Kilis ilimizdir. 2020 yılı sonu itibari ile bundan sonra il ve ilçe girişlerinde, ‘tasarruf etmek için’! nüfus ve rakım bilgileri yazılmayacak. Bu bakımdan, özellikle rakım konulu paylaşımların değerini, daha fazla bilmeliyiz.

Bir ilin, rakımlarının tespitinde geçerli olan; O ilin Valilik veya var ise Tren garı binası baz alınıyor. (alıntı bilgi).

01.2024 – Yıllar içerisinde gerçek araştırmaya dayanan bu yazıma tıklayınız. -TAKLİT ve KOPYACILARIMIN olması beni sevindirir ama sizlerin taklitlerime değer vermesi ise, üzer. Benzer sayfalara dikkat ederseniz, aynı veya yakın başlıklı konu içeriklerini okurken, burada geçen yazılımın farkına varırsınız. Başka sitelerde de göreceğiniz;

Türkiye’nin YEDİ bölgelere göre rakımları; ile Türkiye’nin BÖLGELERE göre yükseklikleri; ile başlayan araştırma yazı başlıkları ESASINDA bana aittir. Çeşitli şekilde yazmamın nedeni ise! Sayfama yapılan virüs saldırısı nedeni ile, yazılarımı taşımak ve isimlerini değiştirmek mecburi olmuştu. Bu sefer benim tanındığım başlıkları başkaları, kendi sitelerine aldılar.

81 il’in  rakımlarına ait kronolojik listesini İllerin Kara yolu Ve Uydu Üzerinden Rakımları  ; Bazı bölgelerimizde olan Kara yolları üzerindeki bazı tepe nokta rakımları ; En yüksek rakıma sahip  ilçelerimizi ise: Rakımı en yüksek olan ilçelerimiz  başlıklarında yine aynı titizlikle sizlerin takdirlerine sunmaktayım.

Yazdığım bütün yazılarımda olduğu gibi,  rakım/rakımlar konusunda en doğru bilgiyi sizlere sunma isteğim bir saplantıya dönüştü.  Bir yerleşim yerinin  il, ilçe ve köyün;  K/G , D/B ve orta yerinin rakımı, farklılık arz eder. Ben bunları dikkate alarak, ortalamasını yazdım. 24 Kasım 2015 günü Anıt Kabiri ziyaret ettim. Duvarda asılı Türkiye haritası ve illeri üzerinde O ilin rakımları yazılı idi.

Bu harita üzerinde Örnek: Antalya il rakımı 37; benim Antalya girişi kara yolu üzerinde devamlı gördüğüm rakım 39. Siz bir tarafa, ben hangisine inanayım. Yalnız, bundan 20 sene önce O ilin valilik binası bir tane iken şimdi, çeşitli isimler altında bir kaç tane var. Bende uydu üzerinden işaretli O ilin merkez valilik binasını bulup en doğru rakım ölçümünü; sizlerin bilgisine sunuyorum.

Takdir edenler! Takdire layık olanlardır.

1 – Doğu Anadolu Bölgesi ve İlleri rakımları: Bu bölge sınırları içinde 15 il  bulunmaktadır. 7 bölge içerisinde  rakımı  en yüksek illerin olduğu 1. bölgemizdir. Bölge ortalama rakımı 1400 mt. Bu bölgede, rakımı en fazla olan il sıralamasına göre:  Erzurum 1900  Ardahan 1810  Kars 1755  Hakkari (Çölemerik) 1755  Van 1727  Ağrı (Karaköse) 1630   Bitlis 1535   Muş 1366   Şırnak 1356   Erzincan 1215  Bingöl 1159  Elazığ 1070  Malatya 966  Tunceli (Dersim) 919 ve Iğdır 860 mt ile rakımı en düşük il sıralamasına girmektedir.

2 – İç Anadolu Bölgesi ve İlleri rakımları: 13 ilin toplamından oluşmaktadır. Bölge  ortalaması  1021 mt. ile 2. sırada yer almaktadır. Bölgede rakımı en yüksek olan il sıralamasına göre: Yozgat (Bozok) 1315  Sivas 1290  Nevşehir 1196  Niğde 1237  Kayseri 1060  Karaman 1056  Konya 1023  Kırşehir 993  Aksaray 975    Ankara 885 (Çankaya Köşkü 1071 Beştepe rakımı 900 mt)  Eskişehir 795  Çankırı 730  ve Kırıkkale 716 mt ile rakımı en düşük il durumundadır. (Seydişehir Belediye önü : 1135 mt. Konya B.B. önünden- Seydişehir 86 km, Seydişehir  Antalya merkez arası 213 km. Seydişehir; siyasi olarak Konya ili, iklimsel olarak Ak Deniz Bölgesindedir. Seydişehir – Akseki kavşağı 66 km.                             

Konya İnlice mah. yolu ∼ 1565,  Altın çıkartılan Maden ocağı ∼ 1600, Kar ve tipi cinsi soğukların olduğu Bağıran petrol tesisleri 1530 mt

NOT: Konya/Seydişehir/Antalya yolu; 1974 yılında Ecevit Erbakan  hükümeti zamanında ‘Beş Yıllık Kalkınma Proğramına’  alınmış. Lakin daha sonra gelen hükümetler, bu plana riayet etmeyip bir derecede olsa ‘keyfi’ davranıp, bu yatırım engellenmiş. 1990 sonrası Turgut Özal yolu başlattı; 1996 yılında ise Erbakan hükümeti zamanında ulaşıma açılmıştır. Seydişehir – Akseki arası Antalya bölgesi dahilinde 1825 rakımlı Alacabel tepesi, kışın kapanıyor. Bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için Seydişehir Tınaztepe ve Zirve tesislerinin karşısında ki  dağın dibindeki 1530 mt rakımlı yerden (Alacabel zirvesinden yaklaşık  300 mt aşağıdan) Akseki /Cevizli Ceceler mevkine  1280 mt inen ≈ 550 mt uzunluğundaki Tınaztepe Tüneli yapımına, 2016 yılında başlanıldı. 2019 yılında bitmiş olacaktı. Bitimi! 2026 yılına bırakıldı!?

3 – Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İlleri rakımları: 7 il’i kapsamaktadır. Ortalama rakım 729 mt. En yüksek il 939 mt ile Mardin olup Siirt 88 Gaziantep 838  Adıyaman 679  Diyarbakır 673  Batman 575 ve rakımı en düşük il 510 mt ile ŞanlıUrfa    

4 – Ege Bölgesi ve İlleri rakımları:  8 il‘den oluşmaktadır. Ortalama rakım 512 mt En yüksek il merkezi 1025 mt ile  Afyon, Kütahya 957 Uşak 911 Muğla 658  Denizli 391  Manisa 78  Aydın 71 ve sonuncu sırada 10 mt ile İzmir gelmektedir.

 5 – Karadeniz Bölgesi ve İlleri rakımları: 18 vilayetten oluşmaktadır. Ortalama rakım 400 mt.  Rakımı en yüksek vilayeti 1555 mt  ile BayburtGümüşhane 1169 Çorum 818  Kastamonu 809  Bolu 727 Tokat 630 Artvin 529 Amasya 398 (Merzifon 740 mt) Karabük 262 Düzce 150 Trabzon 40 Sinop 25 Ordu 24 Bartın 14 Giresun 14 Samsun 10 Rize 10  Zonguldak 8 mt ile  rakımı en düşük il durumundadır.

6 – Akdeniz Bölgesi ve İlleri rakımları: 9 il‘den oluşmakta, rakım ortalaması 391 mt  En yüksek ili 1058 mt Isparta; Burdur 960 Kilis 649 Kahramanmaraş 562 Osmaniye 120 Hatay (Antakya) 89 Antalya 46 Adana 26 ve Mersin 9 mt rakım ile, sonuncudur.

7 – Marmara Bölgesi ve İlleri rakımları: 11 ilden oluşmakta. Rakım ortalaması 109 mt. En yüksek ili 520 mt ile Bilecik.  Kırklareli  210 Bursa 163 Balıkesir 145 Edirne 50 Istanbul 35  Sakarya (Adapazarı) 29 Tekirdağ 25 Çanakkale 12  Yalova 7 Kocaeli (İzmit) 4 metrelik rakımlara sahiptirler.

10 mt’lik rakıma sahip iller ise: Kocaeli YalovaZonguldak 8 Mersinİzmir; Rize; Samsun 10 mt

İlgilenen kişilere: Rakımı alınan noktanın ölçüm anındaki soğuk, sıcak, rüzgarlı, yağmurlu hava durumu ile sabah, öğlen ve akşam vakti alınan ölçümler, farklı çıkmaktadır.  (ansiklopedik bilgi)

Dünyanın en yüksek yerleşim yeri; Tibet devletine ait Himalaya dağ uçlarında yer alan Lhuka Bölgesinde bulunan 5070 rakımlı Tuiwa Köyüdür. Uydu üzerinden  yaptığım, 43 Avrupa ülkesinin başkent rakımlarına göre, Avrupa’nın en yüksek başkenti İspanya-Fransa arasında bir dağ ülkesi olan Andorra Cumhuriyeti.  Başkenti ise, 1100 mt rakımda yer alan Andorra’dır. En düşük rakıma sahip ülke  başkentleri ise: 7 mt ile Hollanda – Amsterdam ve İrlanda – Dublin şehirleridir. 43 Avrupa ülke başkentlerinin ortalama yüzeysel rakımı ise, ∼ 200 mt isabet etmektedir.

Dünya denizlerinin ortalama derinliği ise: 4 km kaynak- livescience.com 12.2010      Mecit   ALBAYRAK

Farz ve sünnet namazları hakkında.

09.2023 – Camide mihrab üstünde yan yana

Allah ve Muhammed ile sağlı sollu dört halife isimlerini görürüz. Muhammed ismi neden? Allah’ın ismi ile yan yanadır?

Hiç düşündünüz mü?

Aile toplumumuzda bile bir sıralama var. Bu sıralamada Baba, Anne ve ilk doğan çocuktan küçüğümüze doğru bir sıralama olduğunu hepimiz biliriz. En küçük bir resmi dairenin duvarında bile! O kurumun müdüründen hizmetlisine doğru alt alta kişileri gösteren bir resim veya çizelge mevcut iken! Allah ve Muhammed adı neden aynı hizada asılıyor??

Ve neden? Özellikle ülkemizde Müslümanlık anlatılırken, Peygamberimiz bunu dedi, Peygamberimiz bunu yaptı deniliyor da! Neden! ilk önce Kuranda Allah şunu şunu emrediyor, denilmiyor?

Müslüman ülkelerinde olduğu gibi Türkiye de! Allah ve Kuran var iken; Peygamberimizi Allah sıfatına yaklaştıran, Kuranı Peygamberimizden sonraya indirgemek neye hizmet etmektir?

Cevap hazır; Sünnet!! İyide sünnetlerin özü Kuran, değil mi?

Peygamberimizin sünneti dediklerini pek bilemeyiz! Çünkü; Ayak üstü hemen uydurabiliriz! Sünnet bu, diye. Ama Kuranı! istediğimiz şekilde değiştirip, uyduramayız. Uydurmak isteyenlerin dediklerinin doğru yada yanlış olup olmadığını bilmemiz içinde; Kuranı Türkçe okumamız, Okutmaları – okumaları ŞART.

Kuranın Türkçe okunması, okutulması, ‘hacılar hocalar ve diyanet’ tarafından istenilmez! Kuran Türkçe okunur ve bu yaygın olursa; ‘hacılar ve hocalara’ fazlaca yada hiç, ihtiyacımız olmaz.

Konuyu daha iyi anlamanız babından bir örnek vereyim:

Köy Enstitüleri, Demokrat Parti zamanında kapatıldı. Neden kapattınız diye O zamanki milletvekiline sorulduğunda; — Onlarca yıldır Köylü bir sorunu olduğunda hep bize gelirdi. Bu okullardan yetişen öğretmenler köylere gelince köylü, bize bir şey danışmaz, öğretmene gider olmuşlardı. Köylü bize gelmemeye başladı. Onun için kapattık, demiş.

Peygamber efendimiz zamanında Sahabilerden İranlı Selman’ı Farisi; Peygamber efendimizden aldığı izin ile, Fatiha suresini Farscaya çevirip, İrana kendi halkına götürmüş.

Cenabı Allah tarafından; Günde beş vakit (kimi tefsircilere görede üç vakit) namaz kılmamız emredilmektedir. C. Allah, Cuma namazını kılmamızı özellikle istemektedir.

Cenabı Allah İsra suresi 78. ayetinde; … Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir. Demektedir. Her şeyi bilen C Allah; neden sabah namazını kılarken bizim için şahit koyuyor? Göremediği veya bizim ‘kaçmamızı’ önlemek için mi! Yoksa; Ben sizin sabah namazını kıldığınızı biliyorum ama! Bu şahitler sayesinde size daha fazla sevap yazıyorum mu demek istemektedir? Sabah namazı; Teşvik edilen namaz vaktidir.

Cuma suresi 9. ayetinde de; Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız vakit, hemen Allahı anmaya koşunuz ve alış verişi bırakınız. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır, demektedir. Diğer bir ifade ile C. Allah; Cuma ezanı okunduğu vakit aşınızı, eşinizi, işinizi orada bırakıp hemen namaz kılmaya geliniz, demektedir.

C. Allah sabah namazını, yatağımızdan kalkıp kılmamızı teşvik ederken; Cuma namazınada, her şeyimizi bırakıp, koşarak gelmemiz, mecbur edilen namaz vaktidir.

Cuma namazı suresi 9. ayetine göre bu vakit namazını kılmamız Allah tarafından emredildiği yerde! Cuma namazında DA SÜNNET NAMAZINI KILMAMIZ; CUMA NAMAZIMIZI KILDIĞIMIZ GİBİ MECBUR VE MECBURİ olması – denilmesi gerekir, değil mi? İyi düşünün!

Tv proğramında ilahiyat profesörü Bayraktar Bayraklı hocamız (BB) ; Cuma namazının farzı öncesi ve sonrası kılınan sünnet namazlarını, isteyen kılar isteyen kılmaz, demişti. Bu bilgiyi çocukluğumdan beri duyardım. Lakin bir şeyi duymak ile idrak etmek farklıdır. Bakmak ile görmek arasındaki fark ne ise! Duymak ile idrak etmek arasındaki fark odur.

Peygamberimizin sünnetlerini her vakit namazında kılmak, O – bu sebeplerden dolayı ‘mecburi’ idi ise! Allahın mecbur koştuğu Cuma namazı farzı öncesi ve sonrası BB hocamızında; – Cuma namazı anında tüm sünnet namazlarınıda kılmanız DAHADA mecburi, demesi gerekmez mi?

BB hocamızın bu açıklamasından sonra dedim ki! C. Allahın; Cuma namazına ‘koşarak’ gelin dediği yerde! Sünnet namazlarınıda kılmamızın ‘mecburi’ olduğunu; BB hocamızın üstüne basa basa söylemesi gerekirdi. Ama; isteğe bağlı dedi. Ve dedim ki!

Çocukluğumdan beri söylene geldiği şekli ile! Her vakit namazı farzı öncesi ve sonrası sünnet namazı Şart idi ise! Allahın ÖZELLİKLE mecbur ettiği Cuma namazlarında da sünnetlerin kılınması, DAHA’DA şart olması gerekir. BB hocam, Cuma namazının öncesi ve sonrası sünnetleri kılmak, isteğe bağlı dedi ise; Demek ki diğer sünnetleri kılmam da! mecburi değil. (Yorum şeklimi iyi anlamaya çalışınız)

Ve yaklaşık 2020 senesinde bu yana, hiç bir vakit namazlarında; Peygamber Efendimize atfedilen sünnet namazlarını kılmıyorum.

Ve neden?? Halife Osman; C. Allahın indirdiği Kuranın iniş sırasını bozmuştur?? 01.2023

Dünyada kaliteli yaşam sıralaması 2023

Aşağıdaki şartların varlığı, bir ülkenin gelişmişliği ve halkının rahatlığını tespit ederken, aranan şartlardır. 

  • Mülk satın alma ve sahip olma kolaylığı ve mülk yatırımlarının değeri
  • kiralama maliyeti
  • Sağlık ve eğlence gibi şeylerde avantajlar ve indirimler
  • Vize ve ikamet gereksinimleri
  • Yaşam maliyeti
  • Uyum ve arkadaş edinmenin ne kadar kolay olduğu
  • Eğlence ve olanaklar
  • Sağlıklı yaşam
  • Gelişmiş altyapı
  • İklim
  • Ülkenin siyasi istikrarı  gibi kriterler, dünyada kaliteli yaşamın ölçüleridir. 

Bu şartlara uyan ülkeler, genelde değişmezler. Aynen ülkemizin sıralamada aldı derece ve yeri gibi. Buradaki kayıtlar,, sıralamaya konan 165 ülkenin, 2020 yılı sonuçlarıdır.

2019 yılında Türkiye 39.

2020 yılı- 1. Finlandiya 2. Danimarka 3. Norveç 4. Belcika 5. İsveç 6. İsviçre 7. Hollanda 8. Fransa 9. Almanya 10. Japonya 11. İngiltere 12. Kanada 13. G. Kore 14. ABD 15. Tayvan 16. Avusturya  17 – Avustralya  18 – İrlanda  19 – Singapur  20 – İspanya  21 – İtalya  22 – Çek Cum.  23 – Portekiz  24 – Yeni Zelanda  25 – Lüksemburg 26 – İzlanda  27 – Lihtenştayn   28 – Hong Kong  29 – İsrail  30 – B.A.E  31 – Yunanistan  32 – Kıbrıs  33 – Macaristan  34 -Malta   35 – Hindistan   36 – Estonya   37 – Çin   38 -Tayland   39 – Filipinler   40 – Breziıya   41 – Malezya  42 – Katar   43 – Rusya

2021 yılında Türkiye 61. 

01.2023 yılı 84 ülke arasında;  1. Hollanda 2. Danimarka 3. İsviçre 4. Lüksemburg 5. Finlandiya 6. İzlanda  7. Avusturya 8. Umman 9. Avustralya 10. Norveç 11. Almanya 12. Yeni Zelanda 13. Japonya  14. İsveç 15. BAE 16. İspanya 17. ABD 18. Estonya 19. Slovenya 20. Katar 21. İngiltere 22.  Portekiz 23. Çekya 24. Hırvatistan 25. Kanada 26. Litvanya 27. Belçika 28. Singapur 29. İrlanda 30. Fransa 31. Letonya 32. S.Arabistan  ….Bulgaristan, Romanya, Uruguay, Meksika, Yunanistan, Bosna Hersek, Ekvator …  ve çağ atlatılan  Türkiye 51.

Kaynak: https://www.numbeo.com/

 

Adem As ve Hz Muhammet arası

1960 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış olan Ömer Nasuhi Bilmen‘e ait 1970 basımı bir kitapcık ile, 2014 basımı Tevrat kitabından sağladığım alıntı eşliğinde Adem A.S. doğumunun İnsanlığın  başlangıcı ve tarihi olarak sıfır (0) olduğu bilgimiz üzerinden gidersek (gerçeği CC bilir), Adem AS dan günümüze değin kaç yıl geçtiğini rahmetli Ömer hocamızın YORUMU  ile kişisel araştırmalarımla birlikte paylaşmak istedim.

04.2023 – Bilgilerinize; Burada belirttiğim yaşam tarihleri, çoğunlukla Tevrat sonrası İncil ağırlıklıdır. Adem AS yaradılış tarihini (sıfır) 0 kabul ettiğimizde Adem as (tevrata göre) 930 yıl yaşadı.

  • Adem AS sonrasından itibaren!
  • Adem As 130 yaşında iken doğan 3. oğlu. Kendinden sonra peygamber olan Şit As. -Kuranda ismi geçmez. -Tevrat ve İncilde adı peygamber olarak geçer. – kaynak; tr.wikipedia.org) Şit, toplam 912 yıl yaşadı.
  • Kuranda adı geçen peygamber İdris As. (Tevrattan > -Adı Hanok- Adem As mın, 7. göbekten torunu. 365 yıl yaşamış, Bu yaşı zamanında; Allah tarafından öldürülmeden, Allah, kendi katına canlı olarak çıkarttığı yazılıdır. ( Tevratta adları art arda sıralı ve peygamber olarak geçen kişilerin yaşadığı süreleri toplarsak!! Adem As sonrası, Nuh As zamanında olan tufanın oluş tarihi 4342 yılı oluyor! )
  • 2242 sene sonra, Nuh Tufanı oldu. Nuh as tufan öncesi sonrası toplam 950 sene yaşadı.
  • 3337 yıl sonra İbrahim AS doğdu, 175 yıl yaşadı ve 3512 yılında öldü. İbrahim As Oğulları İshak ve İsmail As. İshak As’dan sonra oğlu Yakup ve Yakup oğlu Yusuf, peygamber oldu.
  • Yıllardır izlediğimiz Hz Yusuf filminde; Yusuf as ve Firavun Akhenaton akran. Bu şekle göre Yusuf as’mın doğumu MÖ ~ 1380 ve 110 sene yaşayıp MÖ 1270 yılında ölmüş.
  • Firavunlar tarihinden bir örnek. Firavun Akhenaton ve Hazreti Yusuf başlıklı yazımda belirttiğim gibi! Mısır taş ve hiyerolif yazıtlarında Firavun Akhenaton devrine ait yazıtlar kazıtıldıgı gibi; Bu devirde kıtlık olduğuna dair hiçbir kayıt, YOK. ANCAK!
  • Mısır tarihi üç bölümde anlatılıyor. İlk kuruluş yılı olan Antik; Eski ve Geç Mısır. Seyrettiğim bir belgeselde; Akhenaton’dan ± 800 yüzyıl önce yaşamış MÖ 2200 yıllarında hüküm süren Firavun Maren Ra zamanını anlatan taş yazıtlarda;
  • Çocukların bile yenildiği Mısırda kıtlık yılları anlatılıyor. Bu şekle göre Yusuf asmın yaşadığı Mısırda ve hangi Firavun devrinde yaşadı ve kıtlık oldu? MÖ 2200 Firavun Maren Ra zamanında mı yoksa 1380 Akhenaton devrinde mi?
  • Yazıtlarda, kıtlık yılları olarak MÖ 2200 YY gerçek alırsak! Hz Yusuf AS yaşadığı zaman, bu yıllar dememiz lazım. Yada Kuranda konu edilen firavun 2. Ramses değil; Firavun Maren Ra’mı, oluyor?
  • 3748 yıl sonra; Musa AS doğdu. Musa As 80 yaşında 3828 yılında peygamber oldu. 3868 yılında öldüğünde 120 yaşında idi. Abisi Harun as, Musa As dan 3 sene öncesi öldü.
  • Benim Tevrat üzerinden yaptığım araştırmaya göre ise!
  • Musa As. sonra İsa AS kadar ≈ 1450 yıl geçti 3868 + 1450= M.Ö. 5318 +0.0+ M.S. 2022 = İnsanoğlu; 7340 yıldır fani dünyada yaşamaktadır. Bilimsel olarakta, 14,000 yıl.  (Yalnız, bu rakamlarda mantık aramayınız). 
  • İnsanlığın geçmişi, bizlere okutulan tarih ile dinler arası tarihler, kafa karıştıran durumlardır. 27.03.2018
  • Tevrat: Hz Musa peygamber olduğunda 80 yaşında idi- Livescience.com ise, Musa’ya peygamberlik M.Ö. 1313 yılında verildi, diyor. Buna göre Musa as; 1313+80= MÖ 1393 yılında doğmuş oluyor. Bu tarihi! gerçek olarak ele alırsak! Yahudiler; 400 yıllık Mısır hayatlarını 1313 yılında doldurmuş oluyorlar. 1313+400 = M.Ö. ∼ 1713 yıllarında Mısıra gelmiş oluyorlar. Yusuf as, bu YY’da 40 yaşında oluyor. İse! Yusuf As Tevrata göre MÖ 1750 – 1640 yılları arasında 110 sene yaşamış oluyor ki! Bu sefer okuduğumuz tarih kitaplarına göre Akhenaton devrine daha 400 yıl var? Bu ( MÖ 1313) rakamlarına göre ise! Akhenaton devrinde Hz Musa yaşamış oluyor?? Ramses yılına ise daha 100 yıl var??

YANARDAĞLAR VE JEOTERMAL ENERJİ.

Burada belirttiğim bilgiler genelde; livescience.com ve Nasa kaynaklıdır.

06.2023 – Dünya yüzeyinin çekirdeğinde var olan Mağma; mantosunun Devamlı azalan/ çoğalan hareketliliğe sahip. Bir taraftan sert katman erirken, çoğalan eriyik madde, yüksek basınç ile dünya yüzeyine doğru hareket ediyor ve yanardağı meydana getiriyor. (Örnek: Aynen bir balonu aşırı şişirdiğimizde ya patlar veya hatalı üretim durumu var ise! Balonun dışında ’emzik’ oluşması gibi) Veya eski dağ içinden dışarıya akıyor.

Depremlere neden olan nedir? Dünyamızın merkezinde daima var olan, azalması/ çoğalması nedeni ilede hareketli olan Mağma, depremin oluşmasına neden olmaktadır. Mağma, iki ayrı yerde çıkıyor. 1. Dünyamızı saran TÜM deniz ve okyanusların su tabanında, su altı/toprak üstüne çıkıyor. Depremlere neden olan bu çıkış şeklidir.

Deprem nasıl meydana geliyor? Kıtaların, göremediğimiz deniz dibinde var olan karaların birleşim Dünyada ve Türkiyede Deprem yazımda açıkladığım fincan altı tabağı benzetim şeklimdeki gibi) yerlerinde ‘birbirine temas ettiği çizgilerden’!! su içine çıkan mağma!! Tektonik plakaları deniz dibinde birbirinden ayrıştırırken, -ayak bastığımız, ve deniz dibi karasal toprağına göre daha ağır olan yaşadığımız karasal kıtanın altına doğru itmektedir. yrışan tektonik plakanın aynı zamanda uzaklaşan daha hafif tabakanın ileriye gitmesine neden oluyor. Böylece hafif tabakayı ağır tabakanın altına girmesine neden oluyor. ( Pasifik deniz tabanı Asya ve Amerika kıta toprağına göre hafif) Bölyece geride oluşan boşluk ve mağmanın burası doldurması – ileriye giden katmandan dolayı yaşadığımız toprak, birbirinden ayrışmakta, yeryüzünde herşeyin sallanmasına, yıkılmasına neden olmaktadır. Bu neden! MAĞMA’NIN KENDİSİDİR.

Magmanın 2. çıkış şekli ise; Yeryüzüne çıkmış hali olan Yanardağlardır. Lavın 1. Çıkış şekli, yeryüzünde direkt insan hayatına kast ederken! 2. Çıkış şeklinde ise, bazen ölümlere neden olmaktadır.

Yanardağlar bizim sıgortamızdır. Evet yanardağlar bizim sıgortamızdır. İlla O bölgede insan ölümlerinin olacağı manasına gelmez. Patlayan ve lav akıntısı olan yanardağlar! Yangına ve diğer felaketlere neden olsada, deprem nedenli ölümlere karşı bizlerin hayat sigortasıdır. Örnek: Yanardağlar; Banyo kazanlarının patlamasını önleyen otomatik basınç tahliye fiskiyesi gibi, güvenliğimizi sağlar. Veya düdüklü tencere misali.

Yeryüzünde daimi etkin olan yanardağlar: Dünyada en etkin yanardağlar, Deniz dibi dağ bölgelerinde ve Pasifik denizini çevreleyen Alaska, Kamçatka, Pasifik denizi ada ülkelerinde çoğunluktadır. Daimi lav akıtan yanardağlar ise; Havai Takım adaları; İzlanda, Sicilya Adaları ile Kamçakta Yarım Adası, diğer yanardağlara nazaran daha fazlası ile daimi lav akıtan yanardaglara sahiptir. Kraterinde devamlı lav olup magmadan gelen basınç ile arada bir patlayan yanardağlar ise Kanarya, Filipinler, Endenozya ile ve hatta Antarktika Güney Kutbunda bulunan yanardağların kraterinde lav olduğu bilinmektedir. Nadiren okyanus içinden su yüzeyine çıkıp, deniz yüzeyinde bir anda kül gaz ve lav püskürtüp koni çevresinde ada oluşturan yanardağların oluştuğu biliniyor.

1963 yılında İzlandanın 35 km açıklarında oluşan lav Adası, dört yıl sonra kayboldu. 2022 yılında büyük okyanusta oluşan Tonga yanardağının ilk püskürttüğü kül katmanı 57 km yukarıya yükselirken; İlk patlama anında oluşan tsunami dalgasının, 30 katlı bir gökdelen boyutunda olduğu belirtilmiştir. Daha sonra geçen zaman içinde oluşan hem lav konisi hem adacık, yok oldu.

Uzaydan alınan geliştirilmiş radar sonuçlarına göre; Okyanusların tabanında 19.000 tane volkan dağları tespit edilmiş.

Yanardağların dünyamıza verdiği zarar ve faydaları; Akan lavlar, yeryüzü şekillerini değiştirdiği gibi, çevresinde olan her türlü yaşam ve orman alanlarını yıkmakta ve yakmaktadır. Bu tür zararlar genelde maddesel kayıplardır. Esas ölümcül olan Yanardağ ifrazı ise! Kül ve gazdır. İnsanın nefes almasını önler; Bitkileri kurutur. Diğer taraftan! Araziyi kaplayan kül tozlarının, eski toprak üzerinde, gübresel bir etki yaptığı, eskiye nazaran daha kuvvetli bitki üremesine katkı sağladığı belirtilmektedir. Denize akan lav’ın tuzlu suya teması sonrası oluşan zehirli gazlarında, yakın çevresinde olan canlıların ölümüne neden olduğu belirtiliyor.

Dünyada Jeotermal Enerji

Jeotermal ısı; Yer Isısı anlamındadır. Jeotermal Enerjiyi elde etmek için, deprem bölgesinin olması gerekmez. Bir bölgede sıcak suyun çıkıyor olması; İlla o bölgenin deprem bölgesi olduğunuda göstermez.

Sadece yanardağ ile lav havuzlarının olması; O bölgede sıcak suların çok çıkmasına bir etkendir. Sıcak su istenirse! Himalaya dağının tepesinden; Güney Kutup noktası dahil her yerde, Artezyen Sondajlar  sayesinde çıkartılır. 08.2020

Bütün deniz ve okyanus tabanlarında   bulunan jeotermal kaynakların,  dünyada bilinenlerden çok daha fazla olduğu, bilim adamlarınca vurgulanmaktadır. Nasa,  2017 yılı itibarı ile, Güney kutup bölgesinde  faal/faal olmayan 91 adet yanardağın mevcut olduğunu belirtip; Bu yanardağların Konisi içinde lav, çevresinde sıcak su akıntılarının bulunduğunu; çıkan sıcak sulara gezi amaçlı gelen turistlerin, girdiğini yazmaktadır.

Mesela, Büyük Sahra çölünün 1500 mt altına inilirse 65 C’ ve üstü sıcak su çıkacağı ve vahalarda şuan olan bazı bölgelerdeki ılık /sıcak  suyun mağma/lav havuzuna yakın bölgelerden geldiği vurgulamaktadır.  (BBC)

Jeotermal ısı – Buhar enerjisi; 1827 yılında İtalyada 1850 li yıllardan itibarende Avrupada başlayan sanayi devrimi ile kullanılmaya başlanılmış.

Buzlar Ülkesi  İzlanda  Adası; aynı zamanda lavlardan oluşmuş etkin volkanların olduğu bir adadır. Üstü buz dağı, altı fırın olan kendine has yanardağları ve ısısı ile apayrı  jeotermal bir bölgedir. Hatta, evlerde ısıtılma amacı dışında, yollarda buzlanmanın önüne geçilmesi için bazı kara yolları, yol altından sıcak su ile ısıtılmaktadır. Kaynak: BBC 

2022 yılı itibari ile Dünyada en fazla jeotermal enerji kullanan – üreten ülkeler; 1. ABD 2. Endonezya, 3. Filipinler, 4.Türkiye (Avrupada 1. Ve 1.692 MW elektrik üretiyor), Yeni Zelenda, Meksika, Kenya, İtalya, İzlanda, Japonya ilk 10 ülkedir. Doğu Afrika Burnu denilen Rift vadisinde bulunan Kenya’nın, ihtiyacı olan enerji üretimini 2040 yılına kadar ihtiyacının yarısını buradan karşılayacak çalışma yaptığı belirtiliyor.

TÜRKİYE DE  JEOTERMAL ENERJİ

Türkiye de ilk jeotermal sondaja 1960 yılında Ege  bölgesinde başlanılmış. 1968 yılında Denizli – Kızıldere ile İzmir – Balçova ve Seferihisar da uygun derecede sıcak suya rastlanılmış. Özellikle Ege Bölgesinde bulunan jeotermal kaynakların ısı derecesi 130 ile 232’C  arasındadır. Elektrik üretimi için en az 120 C’ ısı gerekmektedir.

2022 yılı itibari ile Türkiyenin sahip olduğu jeotermal bölge ve santral toplam, 32 adet. 20 tanesi Aydın; 5 tanesi Denizli; 5 tanesi Manisa ve 2 tanesi Çanakkale, İzmir ve Afyonkarahisar illeri içindedir.

 İzmir – Aliağa ilçesinde deniz suyu ile devamlı karışan ve kendiliğinden çıkan bir jeotermal su kaynağını gördüm. 02.2016

Ağrı’nın 1925 mt yükseltisindeki Diyadin ilçesinde; 70’C ye varan jeotermal su kaynakları mevcuttur. Diyadin’de bir çok evlerin ve seraların ısıtılması termal sıcak su ile yapılmaktadır. Özellikle bu uygulamalar,  Ege Bölgemizi kapsamakta olup 2 milyon metre kareye yakın seralarda, sıcak su kullanılmaktadır. Ülkemizde, sıcaklığı 40’C  ve üstünde olan jeotermal saha sayısı, 1500  den fazladır.  Aralık 2010  Mecit ALBAYRAK

 

Dünyanın En Yüksek 10 Dağı

Çeşitli ülkelerin uzaya gönderdiği araçlar sayesinde yer yüzü ve yer altındaki  her türlü değişim ve gelişimleri, ‘anında’ takip etme ve öğrenme durumları bulunduğu, bilinen bir gerçektir.

01.2022- Zamanımızda Uzay uydularına sahip  ülkelerin, Dünya küremiz üzerinde yer alan dağ, tepe, nehir,..vs..leri,  ileri teknoloji sayesinde ve amaçları her ne ise,  o doğrultuda en geniş ve gerçek bilgileri, 0 -sıfır- hata ile tespit ettikleri bilinmektedir. Uzaydan tespiti yapılan Dünyanın en yüksek on dağının bulunduğu ülke adı ile sıralaması ise:

1 – Himalaya Everest Tepesi – Nepal / Tibet     8.850 mt

2 – K2 Chogori dağı – Pakistan / Çin                    8.611 mt

3 – Kanchenjunga dağı – Nepal / Hindistan    8.586 mt

4 – Lhotse   dağı   –         Nepal / Çin                        8.516 mt

5 – Makalu  dağı     –        Nepal / Çin                         8.485 mt 

6 – Cho Oyu dağı   –          Nepal / Çin                       8.188 mt

7 – Dhaulagiri   dağı     –          Nepal                          8.167 mt

8 – Manaslu  dağı     –              Nepal                          8.163 mt

9 – Nanga Parpat  dağı   –    Pakistan                   8.152 mt

10 – Annapurna 1  dağı   –      Nepal                          8.091 mt Kaynak; NASA

22.02.2013  Cmt          Mecit  ALBAYRAK        

Dünyada ve Türkiyede Deprem

Bu bilgiler www.livescience.com ve www.earthquake.usgs.gov/earthquakes üzerinden açıklanan Bilim adamlarının teknik bilgileridir. Ben bu karma bilgileri bir araya getirip yazıyorum. Kimi yerde okuyucuya katkı sağlama babından, yorumlamaktayım.

02.2023 – Önce Tektonik levha/plaka – Fay hattı nedir?    Yorum: Elinizdeki kahve fincanı  ve tabak düştü; Tabak 5-6 parçaya Fincan ise örn- 10 parçaya ayrıldı. Yapıştırdınız. Yapıştırdığınız tabak, yapışık yerlerinden tektonik plakayı, fincan üzerindeki yapıştırdığınız  büyük parçalar yeryüzüne yakın küçük ölçekli tektonik plakaları (aşağıda 152) en küçük parçalar ise fay kırıklarına sahip yeryüzünü temsil ediyor.–

Tektonik: Hareketli, hareket eden manasında. 

Dünyada 7-8 tane büyük tektonik plaka olduğu; Bunların K/ G Amerika, Avrasya, Afrika, Avustralya, Antartika kıtası ile Atlas,  Pasifik ve Hint Okyanusu deniz tabanlarıdır.

152 yerdede küçük ölçekli tektonik plakaların olduğu belirtilmektedir. Arabistan, Karaip deniz adalar bölgesi, parçalı Akdeniz tabanlı Tektonik Plakaları gibi. Fay hattı ise! Haritalarda, Ege bölgemizde göründüğü üzere, Ayak  bastığımız her yerde olabilir!

Dünyanın merkezi, Karasal kürenin ağırlığı/ baskısı nedeni ile artarak oluşan ısı; Devamlı  lav olarak yeryüzüne çıktığında azalan – sertkaya tabakasının çökerek mağmaya karışması ile çoğalan- eryik kütlenin; Dünya yüzeyine doğru yaptığı hareket ve basınç neticesinde, yükselen lav’ın, ‘yolda‘ bulduğu boşlukları doldurmasıyla lav havuzları oluşuyor. Lav havuzları ise, ayak bastığımız noktanın kimi yerinde 5 km kimi yerinde ise 70 km altında olduğu belirtilmektedir.

Depremlerin oluş şekli ; Magma (çekirdek) daki lav hareketlerinin, lav havuzlarına veya havuz olmayan yeryüzüne doğru yaptığı yüksek itici basınç nedeni ile BATMA,  AYRIŞTIRMA SONRASI DEPREM OLUŞTURMA ÖZELLİĞİNE SAHİP deniz dibi tektonik plakalarının, (TERS YÖNDE! ) kıtalar ile yaptığı birleşim noktalarından Asya, K/G Amerika, Afrika kıta tabanının altına kayması sonunda, depremler oluşmaktadır.

Yorum : Okyanus tabanlarının Asya, her iki Amerika kıtası ve Afrika kıta topraklarının altına girmesinin nedeni!  – Yeryüzünde bizim bildiğimiz! Ağır kütle dipte, hafif kütle üstte olur. Depremde ise! Bunun tersi olmaktadır. Ayrıca Okyanus karası, kıta karasına göre hem çukurda hemde, hafif kalmaktadır. 

Bana göre yeryüzündeki bütün depremlerin nedeni! Okyanus tabanına çıkan, tektonik plakalar üzerinden kıtaları ayrıştıran magma. Yeryüzüne çıkan mağma ve akan lav ise!!  Aynen düdüklü tencerenin tahliye sıbabı gibi biryerde! Bizlerin emniyet sıbabı diye yorumlarım. 

DÜNYAYI ŞEKİLLENDİREN DEPREM MERKEZLERİ

Önce depremlerin en çok ve şiddetli görüldüğü ülkeleri yazalım: Japonya – Endonezya –  Çin – Filipinler – Himalaya  uzantısı olan ülkeler – İran – Türkiye – Peru – Şili – Meksika – ABD ve İtalya

1- Şiddetli deprem bölgeleri:  Pasifik ve Hint Okyanusu arasında olan kıta ve ada ülkeleridir. Asya/ Amerika /Avustralya kıtaları ile; bu okyanus içinde olan adalar. Büyük (Pasifik) Okyanusun tabanını oluşturan tektonik plaka yılda, kuzeybatı yönünde 7 cm hareket etmektedir. Bu bölgeye; Depremde Pasifik Kuşağı denilmektedir.

2- Deprem Kuşağı: Bu bölüme Hint / Alp Kuşağı Denilmektedir. Bu tarif edilen bölge; Hindistan, Tibet, Himalaya sıra dağları üzerinden İran, Türkiye, Orta Avrupa ve Portekiz üzerinden Atlas Okyanusuna erişmektedir. Üçgen Hindistan yarımadasının altına giren Hint okyanus plakası, bu ülkeyi Asya içlerine ittirirken, Himalaya sıra dağlarının yılda 2 – 4 cm yükselmesine neden olmaktadır. Diğer taraftan, sıkıştırma nedeni ile Afganistan toprakları büzülürken  santim santim küçülmektedir. 

Arabistan yarımada plakası, Kendine en yakın olan Hint Okyanusu, Afrika Kara kıtası ve Ak Deniz tabanlı sıkıştırılma nedeni ile kendini Anadolu topraklarına doğru itmektedir. Himalaya dağları, Arabistan ve Avrasya plakasının sıkıştırması sonucu oluşan İran Zağros Dağları, Irak’ın kuzey doğu içlerine kadar uzanmaktadır.

Afrika merkezli Akdeniz üzerinden gelen  baskı ile! Avrupa Kıtasında büzüşme ve kayma nedeni ile, Orta Avrupa içinde yer alan Alp sıra dağları, Himalaya dağları gibi yükselmektedir. 

Rift Vadisi; Harita üzerinde Afrika boynuzu denilen yer üzerinden başlayıp, Kenya Tanzanya üzerinden  Mozambik ülkesine varan; Akarsu yatağı benzeri depremsel yarılma  neticesinde oluşmuş çöküntülü bir kara düzlemidir. Rift Vadisi, Akarsu yatağı benzeri ama!! Başlangıç noktası olan Kızıldeniz bölgesi hariç, orta bölgeler deniz seviyesinden 300 mt aşağıda, ∼1000 km düz genişliğe, ve üç ayrı parça halinde ∼ 3500 km uzunluğa sahiptir. Bu tip büyüklü küçüklü vadi çukurlarına, Rift vadileri denilmektedir.

Bilim adamları; Afrika Boynuzunun yılda 6,3 mm doğu/ batı yönünde ayrıldığı Etiyopya – Mozambik arasında var olan Rift vadisinin, yüzlerce yıl sonrası Afrika kıtasından kopacağını veya; Her iki uç noktalarının açılması ile Okyanus suyu ile dolacağını ileri sürmektedirler . www.livescience.com 

3. Atlantik Değrem Kuşağı ; Ekvator bölge üzerinden Kuzey yöne doğru uzayan Orta ve  Kuzey Amerika, Afrika, Avrupa ve İzlanda üzerinden Kuzey Kutbuna ulaşmaktadır. Orta Amerika ülkeleri, Pasifik ve Atlas Okyanusu arasında kalmaktadır.  Karayip, Kanarya ve İzlanda Adaları; Atlas Okyanusu Orta Tabanlı sıra dağların etkisi altındadır. Atlas Okyanusu Ortasından çıkan lavlar, bu sıra dağların hem yükselmesine hemde uzamasına neden olmaktadır. Bu bölgede Kanarya, Karayip ve İzlanda Adaları daimi tehdit altındadır. İzlanda’nın her sene, 2,5 cm doğu /batı yönünde genişlediği tespit edilmiştir. 

Yorum: Yalnız Şu unutulmamalı! Örn; Pasifik okyanusunun bir köşesinde deniz tabanı yüzeyine çıkan lav basıncı etkisinin, sadece O yerde depreme sebep olma ihtimali 50/50 dir. Çünkü, bir noktada oluşan baskı! Herhangi bir ülke topraklarında onlarca yıldır beklemede olan baskı ve enerji birikiminin! Salınmasına ve O ülke toprağında depreme neden olacağı, unutulmasın.

TÜRKİYEYİ  ÇEVRELEYEN TEKTONİK PLAKA VE FAY HATLARININ DEPREME OLAN ETKİSİ

Türkiye; Dünya yüzeyinde, fay kırıklarının en çok olduğu ülkelerden biridir. Türkiye / Anadolu kara kıtası ile birlikte, deprem üreten değil, depreme maruz kalan bir ülkedir.  Ne yazık ki ülkemiz; Himalayalardan gelen Parçalı tektonik Plakalar ile çoklu kırık fay hattı etkisindedir.  Deprem fay hattı çizelgesini gösteren haritalara baktığımızda Anadolu’nun Üç yönden tehditli, Üç bölgeye ayrıştığını görürüz.

Ülkemizi tehdit eden ana etken Himalaya – İran ülkesinden gelip, Erzincan’da  çatal yapıp ikye ayrılan ve Kara Denize paralel batıya ilerleyip Yalova şehrimizden Marmara Denizine batan Kuzey Anadolu ile;

Yine Erzincan şehrimizden Hatay şehrimize doğru uzanıp Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Sina’dan Arabistan yarım adası ile bağlantılı Türkiyeyi etkileyen 2. derecede etkili tektonik plakamız bulunmaktadır. Özellikle Marmara ve Ege bölgemizde olan parçalı fay kırık hatları ise, bu tektonik plakanın işini kolaylaştırmaktadır.

1. Tehlikeli Bölge; Hindistan üzerinden gelen 2. Dereceli tektonik plaka etkisi altında olan Erzincan bölgesinde çatal yapan; Arabistan yarımadası kaynaklı küçük çaplı tektonik Fay hattı etkisinde olan şehirlerimiz.

2. Tehlikeli bölge: Erzincan / Van / Hakkari üçgeni arasında olan bölgemiz,

3. Tehlikeli bölge:  Kuzey Anadolu – Marmara tektonik fay hattı bölgesinin güneyinde kalan Çanakkale / Adana / Muğla  üçgeni ile; Ege Denizi kıyı kesiminden Denizli / Afyon bölgemize ulaşan çoklu ve parçalı fay hattına sahip olan depremsel bölge ve etkisi altındayız.

27 Ekim 2019 tarihli bir gazete sayfasından- Türkiyede deprem konulu bir konferansa katılan Japon deprem uzmanı ve inşaat mühendisi; 

– Türkiyede birbirinden ayrı hareket eden 6 tane  deprem fay plakası var. Bu plakalar ilk hareketini; Himalayalardan alıp Nepal ⇒ Gürcistan üzerinden tetiklendigini belirtmiştir. Bu etki Kuzey Anadolu ⇒ Ege Denizi dip Fay hattı ile Yunanistan üzerinden Italya ve Ispanyaya kadar gitmektedir.

Türkiye; Dünyada olası deprem sıralamasında ise Türkiye, 6. sırada. Ölümlü sonuç sıralamasında ise 3. derecede en fazla ölümlerin olduğu deprem kuşağı ve Ülkesidir. Deprem şiddetinin 1 artması (5 ⇒ 6) olması deprem etkisini (kimine göre 10 kat) 32 kat fazla artırmaktadır. —-

5 Şubat 2023 pz/pzt gecesi  saat 04.¹⁷ de 7.8 şiddetinde olan Kahramanmaraş depremi‘nden 10 saat sonra olan ikinci bir 7.7 şiddeti deprem sonrası Anadolu karasının batı yönünde Ege Denizine doğru (açılı) 3-7 mt kaydığı, Bilim çevresince, söylenmektedir.

Kahramanmaraşta iki kere deprem olmasının sebebi ; NOT: Bu başlık altında yazacağım kısım;  Bilimsel açıklamaları dayanak göstererek yapacağım yorumumdur. Bu durum doğrultusunda yapacağım yorumum; İLKTİR derim. Çünkü bilimsel veya kişisel yanlış bile olsa! Aynısını hiç duymadım ve okumadım.

(⇒2 ) Hindistan Fay Hattında oluşan enerji birikmesi, Erzincan üzerinde iki kola ayrılırken (direksiyonu ve sinyali olmadığı kesin) Hem (1. Bölge) K. Anadolu fay hattı içinde ilerler hemde G.D.Anadolu (2. Bölge) bölümünü Kuzeyden Güney istikametinde sıkıştırmaktadır. Diğer taraftan 2. Bölge ise bu sefer ve aynı anda; Afrika / Arabistan / Ortadoğu/ İran Zagnos sıra dağları arasında Suriye, Hatay, K.maraş ve Malatya fay hattı UZUN ZAMANDIR İKİ YÖNLÜ baskı ve ayrışma halinde bekliyordu!!

Bardağı taşıran son damla misali; Dünyanın bir bölgesinde olan deprem!! Ülkemizde olup yıllardır beklemede olan şehirlerimizde, iki ayrı saatte oluşan depremlere yön verdiğini sanıyorum. 

Bu iki deprem, şehirlerimizde farklı görüntülere sebep oldu. Hatay havaalanı pisti örneğinde olduğu gibi yukarıya/dışarıya doğru toprak yığıntı yaparken!! Yine;

Hatay ve G.antep’in bir bölgesinde oluşan deprem;  200 mt genişlinde, 30 mt derinlikte  ve yüzlerce metre uzunlukta Rift Vadisi türü çukur kanallara neden olmuştur.

Yorum: Anadolu karasının 3 mt kayma işleminin göstergesi! Rift benzetmesi yaptığım; Kırılıp açılan ve boşlukları dolduran çöküntüler nedeni iledir. Peki! Çöküntünün altındaki toprak nereye gitti? Dersek! Güneşi gören toprak çökerken, altındakı toprak, kürenin boş (lav havuzu gibi) yerlerini doldurmakta veya direk magma tabakasına geçmektedir. Aralık 2010  Mecit ALBAYRAK

Dünyada verginin olmadığı veya az olduğu ülkeler.

01.2023- Birleşik Arap Emirliği : Dünyada kişi başı en yüksek gelire sahip ülke. Hiç bir şekilde gelir ve katma değer vergisi (KDV) yok. Sadece içkilerden % 50 vergi alınıyor. Geliri, petrole dayanıyor. Orta Doğu ülkeleri arasında güçlü bir eğitim sistemi ve İngilizce konuşan bir çoğunluğa sahip.

Bahamalar : Devletin geliri % 70 turizm, ithal mallar ve gümrük girişlerinden sağlanıyor. Vatandaşlık değil oturum izni alıp en az 90 gün bu adada kalan, almak zorunda olduğu emlağı en az 10 yıl elinde tutmak zorunda. Suç oranı yüksek. Sadece tıbbi yönden eksikliği var.

Monako Prensliği : Geliri turizme dayanıyor. Hiç bir isim altında vergi alınmıyor. Sadece prenslik topraklarında yaşayan yabancı kişiler, vergi veriyor. Yaşam şartları yönünden çok pahalı bir şehir devletidir. Öyleki bir gecelik için tutulan daire ücreti, 10.000 $ dır.

Andorra Cumhuriyeti : İspanya / Fransa arasında dağlık bir ülke. Devletin geliri % 80, turizme dayanıyor. Sadece yıllık geliri 40.000 Euro ve üstü olanlardan %10 vergi alıyor.

Kuveyt : Dünyada, 6. sırada petrol ihraçatcısı ülke. Gelir vergisi alınmıyor. Sadece sigorta primi katkı payı alınıyor. Yalnız, bu ülkeye ait bir firma üzerinden bu ülkeye gidenlerin, zorla bu firmanın istediği yer ve koşullarda çalıştırılma durumu var. 50 yaş üzeri kişilerin çalışması yasak.

Katar : Geliri, bir nevi doğal gaz imparatorluğu ve petrole dayanıyor. Hiç bir isim altında gelir vergisi ve KDV alınmıyor. Sadece sosyal sigorta katkı payı ve ithal edilen ürünlerden sadece % 5 vergi alınıyor.

Umman Sultanlığı : Gelirinin % 90 petrole dayanıyor. Gayri menkul satışları, maaş ve sosyal sigorta primlerinden katkı payı alınıyor.

Bahreyn : Sadece, sigorta ve emlak vergisi var. Yabancılar, emlak kiralama vergisi veriyor.

Cayman Adaları : İngiltere’ye bağlı geliri turizme dayalı olup dünyada ‘vergi cenneti’ olarak bilinen yerlerden biri. Sadece ithal mallardan % 25 vergi alınıyor.

Bermuda Adaları : İngiltere’ye bağlı, Atlas Okyanusu / Karayipler Denizi tarafında, geliri turizme dayanan, adalar topluluğu. Adalarda yaşayan insanların % 20 , başka ülkelerde doğmuş kişilerden oluşuyor. Yaşam şartları bakımından pahalı bir bölgedir. Sadece sigorta ve maaş vergileri ve ilave olarak emlak ve miras vergisi var. –   03.12.2017

2020 yılı İslamın Emirleri Olan Şartları Uygulayan Ülkeler Sıralaması.

09.2021 – “Batı’ya gittim ve İslam’ı gördüm ama Müslüman yok; Doğuya döndüm ve Müslümanları gördüm, ama İslam yok.” (Muhammed Abduh)

Yada; ” Onların yaşantısı bizim dinimiz gibi; Bizim yaşantımız ise; Onların dini gibi” Mehmet Akif Ersoy

İslam ve Müslümanlık; Sadece şeriat demek değildir. Bu sıralama içinde, din unsuru yoktur. Ekonomi, Hukuk/ Devlet Yönetimi; İnsan ve Siyasi Haklar ile Uluslararası İlişkiler/Saygınlık, krıterleri üzerinden değerlendirme yapılmıştır.

Dünyada gerçek İslamı uygulayan ülkeler. 2021 yılı 151 ülke içerisinde; 1. ve 42. sırada hiç bir Müslüman ülkesi yok. 10 puan üzerinden yapılan derecelendirme sıralamasında Yeni Zelanda 9.08 puan ile 1. Sıralamaya giren ilk müslüman ülke olan Malezya’nın puanı ise 6,27

Yeni Zelanda; İzlanda; Hollanda; İsveç; Norveç; Danimarka; İrlanda; İsviçre; Kanada; Finlandiya; Almanya; Avustralya; Lüksemburg; Avusturya; İngiltere; Japonya; Belçika; Estonya; Slovenya; Malta; Portekiz; Çek; Fransa; İspanya; Hong Kong; ABD; G.Kore; Singapur; İtalya; Litvanya; Mauritius; Letonya; Şili; Slovakya; Polonya; Kıbrıs; Uruguay; Kosta Rika; Macaristan; Hırvatistan; Yunanistan; İsrail

Ve en iyi sıralamaya giren ilk müslüman ülke ise; 43. sırada Malezya var. Diğer Müslüman ülkeler sıra numarası ise; 47; 51, 53, 59, 62, 63, 65, 74, 75, 84, 85, 89, 93, 94, 96, 100. 108, 114, 115, 116, 117, 120, 121, 127, 128, 130, 132, 134, 135, 140, 141, 142, 149, 150, 151 İslamı yaşayan ülkeler sıralamasında Türkiye kaçıncı?

Yıllara göre Türkiyede İslami yaşantı derecesi ise – 2015 / 65. – 2016 / 73. – 2017 / 81. – 2018 / 95. – 2019 / 96. – 2021/ Türkiye 100.

2020 yılında, 100. sırada; Dünyanın kıskandığı Türkiye! Puanı; 3,88 Hadi teknik teknoloji bizim değil diyelim. Müslümanlığı, Suudi Arabistana ve Araplara kaptırmayan Türkiye Ekonomi; Hukuk/ Devlet Yönetimi; İnsan ve Siyasi Haklar ile Uluslararası İlişkiler/Saygınlık sıralamasında yok yerlerde. Nerede Müslümanlık? 09.2021 Kaynak: http://islamicity-index.org/

Seydişehir Eti Alüminyum Fabrikasının özelleştirilmesi ve AİHM kararı.

01.2022 – Türkiye’de devlete ve millete ait fabrikaların nasıl özelleştirildiğini, özelleştirilmeye 1979 yılında karşı çıkan Ecevitin başına neler geldiğini – getirildiğini,  Türkiye’de Kamu Kurumlarının Özelleştirilme Nedeni  başlıklı yazımda geniş bir manada açıklamaya çalışmış ve bağlantılı olarak,  Seydişehir Eti Alüminyum işçisi ve Seydişehir halkının görüşlerini ilave etmiştim. Bu yazımı, face üzerinden paylaştıktan bir süre sonrası ise kendi adıma kayıtlı sitem, aylarca hackle kalmıştı.

Önce şunu kabul etmek ve vurgulamam lazım. Devlet olmanın gereklerinden biri, geçmiş dönemlerdeki hükümetlerin yapmış olduğu Uluslar arası antlaşmaları –üzerinde tadilat yapma / erteleme veya  Ecevit hükümeti zamanında Eti aluminyumu özelleştirme kapsamı dışına alma gibi yetkisi olsa bile – gelen hükümetlerce uygulamak, uygulamaya hazır hale getirmektir. Yapılan bu antlaşmanın, bir devleti ve milleti yok etme aşaması bilindiği halde kabul etmenin vebali, bu kanunu ilk kabul eden O başbakan ve hükümetinin üzerinedir. O vebal ise; 24 Ocak 1980 kararlarını alan  (12.1979 – 09.1980) Adalet Partisi Hükümeti başbakanı / Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Ekonomiden sorumlu yardımcısı, aynı zamanda geleceğin Anavatan Partisi genel başkanı, başbakan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal üzerinedir.

1980 darbe ve anayasası ise, Adalet Partisi hükümetinin almış olduğu kararların, anayasa kitabına  ve devlet düzenine yerleştirilmesini  sağlamıştır. Kapitalizm ve ABD, dünyada ve özellikle Türkiye üzerinde oynayacağı oyun ve kurallarını, daha önceden yazmış, rafa koymuş ve sırası geldikçe uygulamaya koymaktadır. Bu açıklamamın doğruluğunu anlamak için okumak ve düşünmek, gelişen olayları birbirine düğümlemek,  yeterlidir.

Peki! Bir milletin ve devletinin ekonomik olarak yok edileceği bilindiği halde neden! Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerince  kabul ediliyor, iptal edilemiyor veya değiştirilemiyor! ve uygulanmaya konuluyor?

Müslüman ve Müslümanlıkta  Türk Milleti olarak özümüzde – sözümüzde doğru ve dürüst olmamız gerekirken ne yazık ki yalanı, dolanı, haksızlık etmeyi, çalıp çırpmayı bir HAK olarak görmüş, doğru ve doğrulukları reddetmiş; – Benim memurum işini bilir! göstergesinde olduğu gibi,  yanlışları bile bile ve alkışlayarak – alkışlatılarak hep kabul  etmişizdir. Öyle ki, kendi kendimize bile doğruları söylemekten korkar duruma geldik / getirildik.

AKP Hükümeti, 2003  tarihinden bu tarafa hızlı bir şekilde devam etmekte olan özelleştirme gayretleri neticesinde, sonuca varmak üzeredir. AKP Hükümetinin  adalet, hak, hukuktan dem vurması sadece  meydanlarda estirilen bir rüzgardan öteye gitmiyor. Ozelestirmeler sonucu 68 milyar $ havadan para sahibi oldular ama hala cari, açık  hâlâ artan  dış borç var.

Seydişehir Eti Alüminyum Fabrikası 1999/2000 yıllarında DSP – MHP – ANAP hükümeti sırasında, özellikle ANAP kanadınca satılma aşamasına getirildi. DSP ve MHP karşı çıktılar. Hatta bir ara Alüminyum Fabrikasının Türkiyede ‘TEK‘ olması mucibince özelleştirilme kapsamı dışına çıkartmak istendi fakat, ANAP karşı çıktı. Ama yinede satılmadı/sattıramadı. AKP, geçmiş Hükümetlerin parça parça yaptığı özelleştirmeleri toptan yapmaya, bir an evvel kapitalizm ve ABD isteklerini yerine getirme ‘gayretine ‘ girdi.

Seydişehir Eti Alüminyum Fabrikasının nihai satışı 17 Haziran 2005 tarihlidir.

Danıştay, 27 kasım 2007 yılında  fabrikanın satışını iptal etti. Lakin bu mercide alınan karar ve uygulanması, özellikle AKP hükümetinin engellemesi, mahkemelerin doğru kararı vermesini engelledi. Ve  Danıştay kararı hükümetce –  yok ‘sayıldı’.

Gelelim ferdi Anayasa Mahkemesi başvurularına. Baş vuruda bulunmak kolay. Bir dilekçe ve bu makamın kasasına yatırılacak olan cuzi bir miktar para. Ama iş burada bitmiyor. Edindiğim bilgi doğrultusunda:

Anayasa Mahkemesi (AYM), önce söz konusu davanın içeriğinin olduğu dosyaların ve her bir sayfasının  gerçek olduğunun kanıtı olması için yetkili bir mahkemeye yönlendiriyor. Bu mahkeme ise onayladığı her bir sayfa başına 1,50 lira harç alıyor. Mahkeme açan ben ve biz arkadaşların dosyaları ise ≈ 400 sayfadan oluşuyor. Ayrıca, Anayasa Mahkemesine başvuru yolunda avukat ücretininde yeniden verilmesi gerekiyor. Bu şekle göre 400 sayfa x 1,50= 600 lira. + Avukatlık ücreti ile birlikte bu  HAKLI davamızda kişi başı ödememiz gereken kümülatif  ≈  3 – 4,000 lirayı buluyor. Bu masrafı ise dava açan kişilerden kaçımız karşılar yada karşılaya bilir? 2013

Yazımın ilk tarafında AKP Hükümetinin hak, hukuk söylemlerinin sadece meydanlarda kaldığını belirtmiştim. Gerçek anlamda savundukları yönde olsalar idi,  Danıştayın almış olduğu kararı, ertesi gün uygulamaya koyarlardı.

Ama; partisinin başında Adalet olan AKP, mahkeme kararlarının uygulanmasını engellemek için  11 Haziran 2012 tarihinde yeni bir kanun  çıkarttı. Özelleştirilip, geçen zaman içerisinde alıcı kişiler tarafından yapılan bazı yenileştirme veya değiştirmeler neticesinde, geriye dönüşü müsait olmayan kamu mallarının geriye alınmayacağı konusunda bir kanun çıkarttı.

Bu kanunun yayınlanmasından sonra; Nilgün Üğüşlü isimli bir bayan avukat; Danıştayın, özelleştirilmelerin iptaline ilişkin almış olduğu kararları geçersiz sayan Hükümet  uygulamalarının İPTALİ için açmış olduğu dava neticesinde Danıştayın  Tüpraş; Eti Alüminyum, Seka ve Kuşadası Limanının satışının iptali kararının uygulanmaya konulması yolu açıldı.  Ama nerede adalet? (Not: Yukarıda anlatılan konu çerçevesinde benzer bir davayı Anayasa Mahkemesinde açmak için avukatımız ile yaptığım görüşmelerde Ali bey – Şimdilik beklemem gerektiğini  belirtmişti.)

Yapılan açıklamaya göre Tüpraş’ın % 14 lük hissesinin borsa değerinin altında satılması;  52 milyon $ değerindeki Seka’nın 1,1 milyon $ satılması ve Cengiz Kardeşlere peşin 290 milyon $ satılan Eti Alüminyum Fabrıkasına ilaveten bedava verilen Oyma Pınar Hidroelektrik Santralinden dolayı devletin (Enerji Bakanlığının açıklaması doğrultusunda) 268 milyon$ zarara uğratıldığı tekrarlanmıştır. Kaynak: Meltem Tv

– Başkalarının aleyhinde olan kararların uygulanması veya çıkarılması için gayret gösteren Hükümetimiz, kendi aleyhinde olan kesin bir kararı uygulamamak için her türlü ‘şeytani’ savunma ve uygulamaları ortaya koymaktadır. Hükümet,  alınan son mahkeme kararının karşı iptali için bir üst daireye baş vurdu. Haliyle bu sonuç beklenecek. –

Bu kararlar doğrultusunda, Özelleştirme Dairesi bu satılan fabrıkaları geriye almak MECBURİYETİNDE. Teslim aldığı günden itibaren 2 -iki- iş günü içerisinde İŞTEN ÇIKARTILAN İŞÇİ ARKADAŞLARIMIZI GERİYE ÇAĞIRMAK ZORUNDA olduğu, çağırılmadığımız takdirde işçi arkadaşlarımızın Özelleştirme Dairesine karşı dava açılması gerektiği konusunda, malumatım bulunmakta.  27.12.2013

Hükümetin, Seydişehir ve bazı devlet fabrikalarının özelleştrilmesi hakkında almış olduğu yeni kararları okumak için bu linki tıklamanız, sizin daha geniş bilgi sahibi olmanızı sağlayacaktır. BALLI OLMAK GEREKİR BAZEN!!! – Maltepe Ekspres Gazetesi.  07.2013

NOT: Bir arkadaşımızın kişisel olarak açtığı -Özlük hakkının iadesi hakkındaki başvurusu, mahkeme tarafından reddedilmiş. 02.2014

Anayasa Mahkemesinin Eti Alüminyum Fabrikasının özelleştirilmesi hakkındaki son, ÖZET kararı –11.04.2014 …..Anayasa Mahkemesi, Oymapınar HES’in özelleştirilmesine, iptal kararı verdi. Kararın gerekçesi, yürütmeye, “sınırlarını bil, yargıyı çiğneme” ültimatomu gibi….Mehmet Cengiz’e bedava verilen ve 1 milyar TL gelir elde edilen Oymapınar HES’in ve Eti Alüminyum’un derhal geri alınması gerekiyor. Bunun dışında iptale konu birçok özelleştirmeye de benzer işlem yapılması gerekiyor. Ancak AKP, yargı kararlarını uygulamıyor. …Oda Tv

Kralın yolunda yürüyen en güzel kişi.

01.2022 – Kral,  halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar verir.  Zaman içerisinde yapımı tamamlanan yolu halka açmadan önce,  bu yol üzerinde bir yarışma düzenlemeyi daha uygun bulur. Kral, isteyen her kişinin bu yarışmaya katılabileceğini ayrıca,

Bu yoldan geçecek en güzel kişi’yide  belirleyeceğini, ilan ettirir.

Yarışma günü,  insanlar akın akın gelirler. Bazıları  süslü en güzel arabası ile, bazılarıda en güzel elbiselerini giymiştir. Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel  biçimde  yaptırmış, kimileri de  en güzel yiyeceklerini yanında getirmiştir. Gençlerden bazılarıda sporcu kıyafetleri içerisinde, yol boyunca yarışmaya hazırlanırlar. Nihayet, gün boyu bütün insanlar bu yoldan gidip – gelirler.

Fakat kralın yanına gelen insanların hepsinin yüzleri asık bir vaziyette, aynı şikayette bulunurlar.  – Yolun bir yerinde iri taşlar  ve  moloz yığınları var. Bu birikintiler yüzünden yürüyüşümüz zor oldu, derler.

Günün sonunda bir yarışmacı kralın yanına, yorgun argın ulaşır. Üstü başı toz toprak içerisindedir. Krala büyük bir saygı ile yönelerek, elinde tuttuğu  altın kesesini uzatır.

 Yarışma yaptığım yol üzerinde yolu tıkayan taş ve moloz yığınlarından yolu temizlemek için uğraşırken, geciktim.   Bu altın kesesini de  moloz yığınları altında buldum.  Bu altın kesesi de size ait olmalı, der ve keseyi krala uzatır.  Kral gülümseyerek cevap verir:

–  O altınlar sana ait.

–  Hayır, benim değil. Benim hiç bir zaman bu kadar çok param olmadı.

– ‘ Evet ‘ der kral  ” Bu altınları sen kazandın ve yarışmanın galibi de  sensin. Yoldan, En güzel geçen kişi sensin. Çünkü, yoldan  geçen en güzel kişi,   ” Ardından gelecekler için, yoldaki engelleri kaldıran kişidir.”

Alıntı:  KÜPE Dergisi .     03. 12. 2011  Cumartesi  –    Mecit  ALBAYRAK

Öğrenilmesinde zorluk olan yabancı dillerin sıralanışı.

01.2022– ABD  Dil Enstitüsü bilim adamlarınca yayınlanan bir bilimsel açıklamaya göre, ana dili İngilizce olan bir insanın, yeni bir dil öğrenmek için harcayacağı zamanı, en kolay dil guruplarından, en zor dil guruplarına göre şu şekilde sıralamışlar:

1.  Afrikaans ( Güney Afrikaya göç etmiş, Hollandalı göçmenlerin konuştuğu dil); Danca (Danimarka); Flemenkce ( Hollanda – Belçika – G. Afrika lı); Fransızca; Haiti;  Norveçce; İtalyanca; Portekizce; Romence; İspanyolca; Swahili (Kenya – Uganda – Tanzanya) ve İsveçce.

2.  Bulgarca; Dari / Farsca ( İran, Afganistan, Tacikistan); Almanca; Yunanca; Urdu (Hindistan – Pakistan); Endenozya ve Malayca ( Tayland – Filipinler ve Endonezya).

3.  Amharic (Etopya); Bengalce; Burma; Çekce; Fince; İbranice; Macarca; Khmer (Kambocya); Lao (Laos  – Tayland); Nepalce; Filipince; Lehçe; Rusca; Sırpca; Sinhala (Sri Lanka / Kolombiya adası); Tai ( Tayland – Malezya); Tamilce ( Hindistan – Sri Lanka); Türkçe ve Vietnamca.

4.  Arapca; Çince; Japonca ve Korece öğrenilmesi en zor olan dil gurupları olduğu belirtilmiştir.

Dünyanın en zor dillerinden olduğu kabul edilen Japonca nın yazılımının öğrenilmesi için bir Japon çocuğunun; 12 -oniki- yıl boyunca sadece matematik ve Japon dili öğrenimini yapması gerekiyormuş.

Kanada ile ABD arasında yaşayan Chippewa Kızılderili kabilesi ile, Rusya özerk bölgesi Dağıstan Cumhuriyetinin Hazar Denizi kıyılarında yaşayan bir etnik gurubun konuştuğu Tabasaran dilinin öğrenilmesi; Çince kadar zor olmaktadır.  Kaynak : 27.03.2012 pravda.ru