ARI VE ARICILIK HEVESİM

Temmuz 2024. Arı Ve Arıcılık Hevesim yıllardır vardı. 1980 yılı sonrasında TRT 3 tv kanalında arıcılık programı çıktığında zevkle izlerdim.  Yıllardır arıcılık yapmak isterdim. 1987 yılında Alüminyum fabrikasında çalışırken, arıcılık kursuna gitmek istedim. Lakin, kurs yeri ve saatleri uygun olmadığı için, gidemedim.

Emekli olduktan sonra bir ara 2 dönem apartmanımızda yöneticilik yaptım. Yaptığım araştırma sonrası Halk Eğitimde akşamları arıcılık kursu açılacakmış. Gündüzleri bilgisayar kursu. İkisine de yazıldım. Arı Ve Arıcılık Hevesim burada canlanmaya başladı. Genel kurulda apartman için çalıştırdığım kişi haklı, ben haksız oldum. Tekrar seçtiler ama hala ve hala çalıştırdığım kişiyi savunmaya devam etmeleri üzerine, yönetimi bıraktım.

Sonrasında arıcılık sezonu bitmek üzere olduğundan, hemen arıcılığa başlayamadım. Daha sonrası 2010 yılı Nisan ayı içi idi. Kurs hocamın vasıtasıyla  öğretmenlikten emekli bir arıcı ile temas kurdum. Başlangıç olarak iki arılı kovan alma konusunda anlaştık. Yalnız arılar kışlık  yerleri olan Antalya’dan geleceklerdi.

Daha sonra 22 Nisan 2010 cuma gecesi bir kamyon dolusu kovan geldi. Böylece Saat 02.00 de indirmeye başladık. Beş gün sonrası ustam olacak kişinin önerileri ile iki adet kovanı seçtik. Ustamın yanında bir ortağı var. Esas yönetim öğretmende.

Böylece onların yanında bazen sorarak, bazende yaptıklarını gözetleyerek bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Mayıs ayı içinde bir hazır ana alarak, 2 kovandan 3. kovan çıkarttık. Bu sene çiçek bakımından kısır bir dönem olduğu konuşuldu. Geçen sene oğul çok almışlar.  Bu sene ustalarımın yaklaşık 110 kovanından sanırım 10 tane oğul aldılar.

Kısaca her işin kendine göre bir zahmeti var. Haliyle ağır bir işi olmasa da, kovanların yanına gidip gelmek bile bir iş. Bu sebeple günlük 34 km yol alıyordum. Bunu şikayet yönünden yazmıyorum. Bulunduğumuz yer tepelerin ve dağların yanında olması, bana apayrı bir haz veriyordu. Sonrası buralarda sarardı kaldı. Ama bu işi zevk ala ala yapıyordum vede hoşnut idim.

İyisi kötüsüyle 5 ay 10 günlük acemilik 25 Ekim 2010 cmt akşamı bitti. Saat 16 – 17 arası rüzğar ve gök gürültüsü ile yağmur başladı. Bu yüzden hafifçe ıslanmıştık. bir güz yağmuru seronomisini yaşadık. Neden sonra yağmur dindi. Bu sefer ustalarla beraber daha önce indirdiğimiz kovanları daha kalabalık bir şekilde kamyona yükledik. Lakin yüklemenin sonuna doğru yağmur tekrar başladı.

Başkaları ile konuşurken, – Benim 2.5 kovanım var, diyordum. İlk iki kovanıma ilave koymuşken, çoğalttığımız kovan sadece damızlık olarak kalmıştı. Bu nedenle böyle konuşuyordum.

Ustalar tekrar Antalya yolunu tuttular. Daha sonra bende komşumun bağına doğru hareket ettim. Arı ve arıcılık hevesim burada yaşamaya devam edecekti. Haliyle arıcık tecrübem yoktu. Kendi başıma yol yordam bilmiyordum. Daha önceden kovanlarımı nereye koyabilirim! diye düşünmeye kalmıştım. Öyle ya sadece benim isteklerim değil, başkaları ne diyecek, buda önemli idi. Ama düşündüğüm kadar değilmiş. Sağ olsun komşum Hasan Gürcan abi- Şimdilik kardeşimin bahçesine koyalım sonrasını hallederiz deyince rahatladım.

Sonuç olarak Bağ Arası mevki her yeri sebze bahçeleri dere tepe yeşillik olan bir yer. Şimdi nerede ise ‘bir karış’ yeşil tepeleri zor bulunan yer oldu. Her yeri beton evler kapladı. Sadece yağmur mevsiminde yeşillikler arasında bir bölgemiz. Ve dolayısı ile betona direnen  bazı vatandaşların sayesinde kısmen yeşillikli.

Haliyle kovanlarımı koyduğum yer ‘hala ben varım’ diye bilen bir yeşil bölge. Yakınında  yazın yok olma durumuna gelen devamlı akan bir su kanalı mevcut. Ertesi gün arılarımın hatırını sormaya yanlarına gittim. Hepsi canlı ve eskisine göre daha hareketli idiler.

04.10.2010 pzt günü, kovanlarımın iki tanesini açtım. Nakliye sonunda bir hasar olup olmadığını görmek istedim. Üzerinde ilave olanın birini açtım, hasar yok. Ana verdiğimiz 3. kovanı açtım. Kovanı açtım ne göreyim; ilaveli kovanda arısız boş yer görünmezken, bunda arılar üst üste binmişler. 9,5 çıta bal ve arı dolu. İkisini alıp, taze çıta koydum. Bu sebepten dolayı etraf arı kaynadı. İyi ki etrafta kimseler yoktu. Çorabımın üstünden ve 4 yerimi soktular bile. Şu an saat gece yarısını geçti. Hala sokulan yerlerim sızlıyor. Sızlıyor ama; Bacaklarımda sinirsel bir durum var, acaba faydası olur’mu?

Bütün arıcılık konulu yazılarımda bir örnek verirdim. Her şeyi tam ve full olan 10 çitalık arınız Mart ayında 8 çitaya düşecek. Dediğim örnekleme noktası burası.

Şimdi kovanlarıma  istediğim zaman, tabii ki gerektiğinde istediğim şekilde bakıyorum. Sağını solunu inceliyor  ve bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. (haklı-haksız) Şunu yap, şunu yapma diyende yok. Zevkim iki katına çıktı. Ölseler Şahlansalar sonuçta benim arım. Ayı’ya sormuşlar: Ensen neden kalın? Kendi işimi kendim görürüm demiş.

Ustaların yanında onlar için çalışma mecburiyetim yoktu. Yinede Hem yardım edeyim, hem bir şeyler öğreneyim, diye 110 kovan benim miş gibi çalıştım. Hal böyle iken, esas usta öğretmen arıcı, 2 sorumdan sonra- Çok soruyorsun, derdi. Bence Siyasi görüşümden dolayı Öğretmen usta arıcının  bildiklerini bana aktarma isteği az idi. Kovan bakım devamında sıra benim kovanlara gelindiğinde -lütfeder gibi- Şunlara da bir bakalım, derdi. Zoruma giderdi.

Ben ise bildiğim bir bilgiyi başkalarına vermek için ayaklarına gidiyorum. ( Belli değil mi? 2024) 2011 yılı başında, kendi adımla bu sayfayı açtım. Böylece bildiklerimi siz dahil, herkesle paylaşıyorum.

İyiki Arılar verileni inkar eden insan değil, bir  böcek. Ah Birde Nazar olmasa! İnancıma göre benim belimi büken nazar. İyi bakarsam, inkar etmeyip hepsi büyüyecek. Ama. Allah nazardan saklarsa. Nazar değerse, arı ilerlemez. Derler. Nitekim Öylede bilinir. Sene 2024. O zamanlardan bu yana gögsümü gere gere 300 kovanım var diyemedim. Sonuç olarak dolu dolu 10 kovanım bile olmadı. 2024 Mayısında gelen bir oğul ile bir kovanım oldu.

Bildiğim gördüğüm hiç bir şeyi ve bilgiyi kimseden sakınmadım. Öyle ki, ben sorduğuma cevap alamazken ben başkalarına onlar sormadan söyledim, anlattım. Sonuç olarak 14 senedir yerimde sayıyorum. Neden? Siz söyleyin. Bu arada bana arıcılık dersini veren diğer rahmetli usta Kazım Arıcı:. – Göz Nazarı arıyı öldürür derdi. Bu inanç ile Nazar duası kopyasını getirmişti. İlk iki kovanımın kapak altında bu duaları raptiyeledim.

Evet. Ben Mecit ALBAYRAK. Arı Ve Arıcılık Hevesim her daim var. Lakin bir türlü istenilen uygun kovan sayımı bir türlü tutturamadım. Allahın izni ile karşılıklı fikirlerimizi paylaştığımız arılı ballı nice yıllarda görüşe bilmek  niyazımla. Kalın sağlıcakla.  10.2010    Mecit   ALBAYRAK

“ARI VE ARICILIK HEVESİM” için 3 yanıt

  1. Emekli Mak.Mühendisiyim.Ha bugün ha yarın derken çocukların kayıt yaptırdığı bir kursa Ocak Şubat 2020 ayında katılabildim.
    Sayfanızı henüz okumaya başladım.Teorik bilgim oldukça az fakat pratik yok denecek kadar az. Çok az şey bilmeme rağmen yazdıklarınız güzel bilgiler.Bilginizi de paşlaştığınız ve yardım ettiğiniz ölçüde (ki paşlaşıyorsunuz) sizinle yazışacağım inşaallah.
    Selamlar
    Allaha emanet olun.
    Darıca/KOCAELİ

  2. Çok teşekkür ederim, Emeklerinize sağlık.
    Karşılaştığım şeylere bakınca doğru yolda oldugumu anlıyorum
    Esenle Kalın,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir