ARI HASTALIKLARININ BASİT TEDAVİLERİ

Arı Hastalıklarının önlenmesi bakımından uçuş deliklerine teneke koymak bile bir tedavi şeklidir.

Haziran 2025.  Arı Hastalıklarının Basit Tedavileri:. Her daim arılığınızda oluşan hastalıkların tedavisinde bilmeniz gereken basit bilgilerdir. Bu sebeple aşağıda belirttiğim arı hastalıkları ve tedavisi, tecrübem ve Api Mondia Konferansında verilen bilimsel açıklamalar doğrultusundadır.

Arılarda Kireç Hastalığı: Arı Hastalıklarının Basit Tedavileri içinde tedavisi en basit olan arı hastalığıdır. İlk bahar mevsiminde soğuk esen rüzğar zamanlarında oluşur. Kovan içine giren sert soğuk havalarda arı üşür. Arı ısınma maksadı ile peteklerin üst ortasında birikip yumak olurlar.

Yetişkin arılar petek diplerinden çekilince saydam parlak 4-6 günlüklü larvalar ısınamaz. Ve soğuktan dolayı ölürler. Akabinde bildiğimiz kireç siyahlı / beyazlı renk halini alırlar. Kireçlenmiş bu larvalar petek gözlerinde veya polen kutularında görülür.

Arılarda Adi Yavru Çürüklüğü:. Bu sefer olğunlaşmıs çıkmak üzere olan, üzeri sırlanmış arılar aynı nedenlerden dolayı üşür ölür ve dışarıya atılır. Petek gözlerinde delinmiş sır içlerinde başları dışarıda görünürler. Her iki hastalığın Tedavisi ise Üzerinde arı gezinmeyen petekleri dışarıya alın.

Her iki tarafa strafor ve benzeri cisimleri petek büyüklüğünde kesip sağlı sollu sıkıca koyunuz. VEYA; Bu hastalıkların en basit kısmi tedavisi benden. Uçuş tahtası büyüklüğü ve genişliğinde teneke kesip tam ortalayacak şekilde buraya asınız. Böylece sert rüzğarın direk etkisini ortadan kaldırmış olursunuz.

Nosema neden olur:, Bu hastalık iki nedenden dolayı oluşur. A– Özellikle kışın sert ve daimi esen rüzğarlardan dolayı yumak yapan arılarda olur. Bu yüzden dışarı çıkamayan arılar defi hacet yapamazlar. Bu durum ise arılarda bağırsak sorunlarını ortaya çıkarır. Devamında ise dışkılarını petek ve kovan üzerine çıkartırlar. 

Arıların vücudunda ve kovan içinde oluşan bu pislik arılarda bağırsak hastalığına sebep olur. Bu hastalığa Nosema denir. Arılar dısari çıkıp defi hacet yaptıktan sonra düzelme durumuna geçerler.

B – Diğer bir neden ise! Pis sudan yapılan veya sıcak altında bozulmuş şerbet nedeni ile aynı hastalık olur. Ayrıca kovan içinde oluşan nem aynı hastalığı yapar. Nosemanın belirtisi Kakası özellikle kovan üzerinde yuvarlak, ishal şeklinde görünür. Ayrıca diğer bir belirtisi ise arı fazla uçamaz.

Büyük kanatların altında ki küçük kanatların, bitişik olması gerekir. Bu hastalıktan dolayı kanatlar ayrık ve aşağıya doğru sarkık görünürler. Zamanla bu rahatsızlıktan dolayı arıların orta bağırsağında gelişen bir parazit arıiarın ölümüne neden olmaktadır. Nosema hastalığı nedenleri ancak laboratuvar ortamında tespit edilir. 

Ana arı ishal değil, kabız olur.  Koloni ve arı huzursuz, saldırgan olup, koloni düzgün gelişmez ve ölüm oranları yüksektir. Petekler, kovan içi ve dış yüzeylerinde toplu halinde ishal pislikleri görülür. Ek olarak, bu hastalığa yakalanan arı uçamaz. Kovan önlerinde sürünür, felç olup, C biçimi  kıvrılmış ve kanatları açık yayılmış olarak ölür. 

Varroa ve Nosema için Arı Hastalıklarının Basit Tedavileri olarak timol esanslı  kekik yağı verilmelidir. 5 lt Şerbet içine 0.5 mg kadar kekik yağını çekip karıştırın. Aktar ve eczanelere bakınız. En iyisi pazarlarda ‘koku’ satan gezginlerde olur. Yalnız bu şerbeti 3 er gün ara ile, 7 sefer vermelisiniz.

Nosemanın doğal tedavisi  nane papatya fesleğen çıngırak veya civan perçemi. Bu otların birini kaynatıp suyunu şeker ile karıştırıp şerbet olarak verebilirsiniz. Bu arada nosema oluşmuş kovanları çamaşır sodası veya pürümüz ile temizlemeniz şart. Petekleri imha edin. Belirttiğim bu usuller haricinde Arılara protofil (ot çayı) veya fumidil B antibiyotik ilacı verilerek tedavi edilir. Protofil, 1 lt şurup içine 17 ml olarak veriniz.

Amerikan Yavru Çürüklüğü  hastalıkları AYÇ :. İlave Bilgi alma babından, bilimsel sayfalarda yaptığım araştırmaya göre bu hastalık, Dünyada en yaygın tehlikeli arı hastalıklarının başında geliyor. Yaz kış mevsiminde kovanda açlık çeken işçi arılarda oluyor. Nosema gibi ama nosema olmayan arının sindirim sisteminde oluşan bir bakteriden kaynaklandığı yazılıyor. 

2017 Apimondia– Bu konuda açıklama yapan kişiye hastalığın nedenini sordum. Arının topraktan aldığı bir bakteriden dolayı, demişti! İki açıklamayı birleştirdiğimizde? Aynı yere varıyoruz. Açlık çeken arı dışarı çıktığında toprakta yiyecek aramasına başlıyor ve yememesi gereken yiyeceğe gidiyor. Ne yazık ki bakteriyi kapıyor. AYÇ konusu için; AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI başlıklı yazıma bakınız.

Kovanları devamlı ıslak olan su sızan ve su akan toprak üzerine koymamaya dikkat ediniz. Çünkü bataklık durumunda olan bu yerde her türlü bakteri yaşar. Arılarınıza bulaşır, eliniz ve malzemeleriniz vasıtası ile de kovana taşırsınız. Diyeceksiniz ki; arının kendisi gitmez mi? gider ama siz tedbirinizi alın.

Eldiven ve malzemelerinizi temizlemek için:. Biraz alevleyeceğiniz körükten çıkan alev üzerinde eliniz eldiveniniz ve malzemelerinizi gezdirir iseniz dezenfektan yapmış olursunuz.

Bu arada bir düşüncemi de sizlerle paylaşmak isterim. Arıları kontrol ederken çitaların ve kovanın içinde olan propolisi sıyırıp, istersek alıyoruz veya atıyoruz. Şayet propolisi ihtiyacınız için almayacaksanız, sıyırdığınız propolisi gelişi güzel atmayınız. Temiz bir taş, ağaç, dal veya başka bir yere sıyırınız. Arı, sıyırdığınız propolisi tekrar toplamak için uzaklara gitmesin. 06.2013

ANTİK MISIR’IN KISA ÖZETİ

Antik Mısırın Kısa Özetine; Dünyada ilk imparatorluk olan devlet; Firavunların ülkesi Mısır devleti olmuştur diyerek başlıyorum.

Bu imparatorluk, ilk kurulduğu MÖ  3100 yüzyılı ile 1549 yılları arasında Krallık;

Küçük yaşta kral olan I. Ahmose MÖ 1549 yılında krallığını İmparatorluk haline getirmiş. MÖ 332 yılına kadar devam etmiş

MÖ 332 yılında Makedonya Kralı Büyük Iskender, Mısırı feth ederek İmparatorluğa son vermiş. Bu tarihte Iskenderin generali Ptolemaios iktidarı ele geçirmiş.

Makedon generali Ptolemaios soyu MÖ 30 yılına kadar hüküm sürmüş. Bu tarihte ise Roma İmparatorluğu Mısır devletini kendine bağlı eyalet haline getirmiştir. Krallık; MÖ 30 – MS 249 arası 279 yıl Roma Imparatorluğuna bağlı eyalet olup,  devlet olma özelliğini kaybetmiş. Bu süreler Krallık – İmparatorluk – Krallık olarak toplam 3100 – 30 arası 30 yüzyıl,  3070 yıl devam etmiş.

Mısır Devleti üç bölüm halinde incelenilir. Aynen Osmanlı’nın kuruluş, yükseliş, gerileme ve yıkılış devirleri gibi Mısır Devletide kuruluş ANTİK,  yükseliş ESKİ, gerilime YENİ KRALLIK ve devamında yıkılış devirleri olarak incelenilir.

Antik Mısır Devleti, Mısırın Güney bölgesinde ilk kral Menes tarafından kurulmuş. MÖ 2630 YY ‘da kral Djoser; Mimar- Rahip- Doktor/Şifacı İmhotep’ten kendisi için anıt kabir tasarlanmasını istedi.

Böylece Mısır tarihi ile özdeşleştirilen Piramit mezarlar devri başlatılmış oldu. Bu kral için yapılan ilk mezar, Basamaklı Piramit olmuş.

MÖ 2589-2566 yılları arasında kral olan Khufu (Keops) için yapılan piramit mezar,  Dünyanın 7 Harikasından biri olmuştur. Bu mezarlığın yapımı 20 yıl sürüp, inşaatında 100.000 kişi çalışmış. Kral ölmeden 3 yıl öncesi bitirilmiş.

Güneş Tanrısı Ra’ya ilk inanış yılları 

Sonrası devam ettirilen bu inşaatlar nedeni ile firavunların şahsi hazineleri azalmış. Akabinde ekonomik zorluklar baş göstermiş. Devamında ise firavunların toplum karşısındaki etkinliği azalmış. Öyleki bu devirlerde Güneş Tanrısı Ra inancı ile büyümüş olan soylular rahipler Firavunlara tepki göstermişler. MÖ 2200

Hatta bu devirlerde Mısırda büyük kıtlıklar olmuş. Ve sonrası Mısır devleti Yukarı ve Aşağı Mısır olarak ikiye bölünmüş. MÖ 2055 yılında tekrar tek devlet olmuş.

Antik Mısır Devletinde hem Kraliçe hem Kral olan MÖ 1789-1786 yılları arasında hüküm süren Sobekneferu olmuş. Bu kral/kraliçeden sonra ise aynı koltuğa MÖ 1503-1482 yılları arasında oturan Hatshepsut olmuş.

MÖ 1991-1962 yılları arasında hüküm süren I. Amenemhat, antik Mısır tarihinde ilk örnek olarak oğlu I. Senusret ile ülkeyi birlikte yönetmiş.

İsrailoğullarının adı, Antik Mısır tarihinde hiç geçmez. Hatta Mısır tarihinde ‘en gereksiz’ bir kralın  varlığı ve adı bir şekilde bir yerde bulunurken! İsrailoğulları hakkında en ufak bir kırıntı şimdiye kadar hiç bulunamadı. Garip değil mi?

Bu bilgiler,  çeşitli yabancı site sayfalarından özetlenerek alıntı yapılmıştır. Nisan 2025

TÜM PEYGAMBERLERİN KRONOLOJİK SIRALANIŞI

Tüm Peygamberlerin Kronolojik Sırası

Haziran 2025. Tüm Peygamberlerin Kronolojik Sıralanışı konusunu iki bölüm halinde yayınladım. 

Burada peygamberler tarihi olarak pek bilinmeyen peygamberleri yazıyorum.

BİRİNCİ BÖLÜM bilgileri 2014 basımı Tevrat ve İncil’den alıntıdır. Malumunuz üzere Kuranı Kerimde hiç tarih ve rakamlar yoktur. Ama Her şeyin bir tarihinin olduğunu da biliyoruz. 

İKİNCİ BÖLÜM ise 1960 yılı Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen‘e ait 1970 basımı bir kitapçıktan alıntıdır.

BİRİNCİ BÖLÜM TEVRATA GÖRE:

Adem AS doğumundan itibaren! Tüm Peygamberlerin Kronolojik Sıralanışı şu şekilde oluyor.

ADEM AS’IN YARADILIŞ YILI TARİHİ BAŞLANGICI (SIFIR) 0 ve  İsa As’ma kadar Milattan Önce (MÖ) hesabı ile:

 Adem AS yaşı : Tevrata göre 930 yıl yaşadı. Adem As’ın Kuranda adı gecen ilk oğulları Habil ile Kabil hakkında Tevratta hiç bir bilgi yok. Adları bile geçmez.

Adem AS 130 yaşında iken birinci (bize göre 3.) oğlu Şit As doğmuş. Adem’den sonra peygamber olan Şit As‘ mın adı Kuranda geçmez. Sadece dini anlatımlarda konu ediliyor. Tevrat ve İncil de adı peygamber olarak geçer. Şit toplam 912 yıl yaşadı. Kaynak; tr.wikipedia.org)

Kuranda adı geçen peygamberler İdris, Nuh, İbrahim As ve ogullarıdır.  İdris As’mın Tevrattaki Adı Hanok. İbrahim As mın ise Abraham. Hanok/ İdris As, Adem AS’mın 6. göbekten oğlu/torunu oluyor. Dünyada iken 365 yıl yaşamış. Bu yaşında iken Hz İsa gibi Allah’ın öldürmeden kendi katına canlı olarak çıkarttığı yazılıdır.

Tevrat’ta adları geçen Adem soyunun doğum tarihleri, babalarının O günkü yaşı olarak belirtilmiş. Bundan dolayı burada adı geçenlerin doğduğu yılı olan babalarının  O günkü yaşlarını tek tek topladım. Bu şekilde Adem As’dan bu tarafa soyunun yaşadığı yılları bulmuş oldum.

Kuranda adları geçen İbrahim As ve çocuklarının soyu, tufan öncesi 500 yaşında olan Nuh As’mın oğulları Sam, Ham ve Yafet’e dayanıyor. Tufan olduğunda Nuh As 600 yaşında oluyor. Çocukları da 100 yaşlarında.

Nuh tufanı ne zaman oldu? Belirtilen yaşlar Üzerinden giderekten, tufanın Adem’in var oluşundan itibaren  1756 yıl sonra – günümüzden (2025) 4017 yıl önce- olduğu sonucuna varılıyor. Diğer bir ifade ile Adem As’mın ölümünden 826 (+930) yıl sonra tufanın olduğunu Tevrata göre tespit ettim. Nuh As zamanında olan tufanın sadece belirli bir bölge ile alakalı olduğu vurgulanıyor. Dünyayı kaplayan bir tufan değil.

İbrahim As doğduğu yıl.

Nuh As 950 yıl yaşamış. Avram = İbrahim As, Nuh As’mın oğlu Sam dahil 10. göbekten oğlu/torunu oluyor. Ve İbrahim As doğduğunda Nuh As 890 yaşında imiş. Ademden bu tarafa  2046 yıl geçmiş ve İbrahim As doğmuş oluyor. 

Kuran’da Adı geçen Harran bölgesi kralı/firavunu Nemrut, İbrahim As’ın amcasının torunu oluyor. İbrahim As’ın ata toprakları, bugünkü Irak ülkesi. İbrahim As Harranı terk edip Kenan (İsrail) ülkesine hareket ettiğinde 75 yaşında oluyor. (2121 yılı)

Dikkatinizi çekerim! Kuranda Nemrut adı geçerken ± 600 yıl sonrası Kızıl Denizde boğuldu denilen Mısır firavununun adı geçmez. Esas bu firavunun adının geçmesi gerekmez mi?)

M. Ö. 2146 yılında İshak oğlu Yakup As ise 2206 yılında doğuyor. İbrahim As 175 yaşında iken 2221 yılında ölüyor. İshak 75 yaşında peygamber oluyor. Yusuf As 2268 yılında doğuyor. Tevrata göre Yusuf 18 yaşında iken 2286 yılında Mısıra köle olarak götürülüyor. Yusuf As Firavunun hizmetine girdiğinde 30 yaşında oluyor. 

Yakup As Mısıra 136 kişi ile 2308 yılında gitmiş oluyor. Yakup As 2353 yılında, Yusuf As ise 2378 yılında Mısır da ölüyorlar. 400 yıl sonrası Musa As Sina çölünde İsrail oğullarının ilk nüfus sayımını yaptırıyor. 20 yaş üstü erkekler 601.730 kişi olmuş. O zamanki Yahudi anlayışına göre kadınlar ve çocuklar sayılmıyormuş. Çocuk ve kadınlarıda saydığımızda, bana göre Mısıra giden ilk 136 kişiden ≅ 3 milyon kişi Tevrata göre 4 mln kişi oluyor.

Tevrata göre İsrail oğulları Mısır da 400 yıl kaldılar ise! 2708 yılında bu süre sona eriyor. Musa As peygamber olduğunda 80 yaşında Harun As da 83. Bu şekle göre!

Musa AS, Yakup oğlu Levi nin soyundan. Ve 2628 yılında doğmuş oluyor.  İsrailoğulları Rab’lerinden cezalı olarak, Musa As ile beraber 40 yıl Sina çölünde yaşıyorlar. Ve Musa As 2748 yılında vefat ediyor. Öldüğünde 120 yaşında oluyor.

Musa As sonrası Kenan / İsrail toprağına yerleşen Yahudiler ∼ 1100 yıl Krallık devirlerinde yaşıyorlar. Ve bu sürenin bitiminde İsa As doğuyor.

Bu şekle göre Adem As sonrası 2748+1100 =  3848 MÖ + 0 MS yılı İsa As doğumu oluyor. MÖ 3848+MS 2024= 5872 yıldır insan dünyada yaşıyor.?

Üst ve alttaki paragraf içindeki rakam ve tarihler; Tevrat içindeki iki ayrı anlatıma göre mukayese edilmiştir. 

Diğer taraftan aynı Tevrat içinde İbrahim As sonrası ve İsa As arası 42 kuşağın geçtiği belirtiliyor. Ben bütün kuşaklar arası yaş farkını 25 olarak ele aldım. 42×25 = 1050 (Siz 25 değil 35 ile çarpın. Zaten Tevrattan bile olsa belirtilen rakamlar gerçekçi olamaz!) Ve İsa As’ma kadar 1050 yılın geçtiğini farz ediyorum. 

Bu şekle göre İbrahim As öldüğünde 2221 + 1050 = 3271 sonrası İsa As doğmuş oluyor.  MÖ 3271 + MS 2024 = 5295 yıldır Bilimsel olarak ta, 14,000 yıldır İnsan oğlu yaşıyor. (Yalnız, bu rakamlarda mantık aramayınız).

İKİNCİ BÖLÜM; ÖMER NASUHİ BİLMEN Hocamızın intibasına göre yazıyorum.

Ö. N. BİLMEN hocamız Adem – Nuh As arasını tek rakamda belirtmiş. 

Adem’den 2242 sene sonra Nuh Tufanı oldu. Nuh as o zaman 600 yaşında idi. Tufandan sonra 350 yıl Toplam 950 sene yaşadı. 3337 yıl sonra İbrahim AS doğdu, 175 yıl yaşadı ve 3512 yılında öldü. İbrahim As Oğulları İshak ve İsmail As. İshak As’dan sonra oğlu Yakup ve Yakup oğlu Yusuf, peygamber oldu.

Hz Yusuf konusu daha geniş şekli ile  Firavun Akhenaton ve Hazreti Yusuf başlıklı yazımda Firavun Maren Ra zamanında Mısırdaki kıtlık yılları olarak belirttim. Bu yazımın ilk versiyonunda ise; Firavun Maren Ra geçmişti. Sonradan silmem icap etti. Fakat etiket olarak bu yazımın bulunmasında hatırlandığı için etiketi silmedim.

3748 yıl sonraMusa AS doğdu. Musa As 80 yaşında iken 3828 yılında peygamber oldu. 3868 yılında öldüğünde 120 yaşında idi. Abisi Harun as, Musa As dan 3 sene öncesi öldü.

 Livescience.com  Musa’ya peygamberlik M.Ö. 1313 yılında verildi, diyor. Buna göre Musa as; 1313+80= MÖ 1393 yılında doğmuş oluyor. Bu tarihi! gerçek olarak ele alırsak! Yahudiler MÖ 1713 yılında Mısıra geliyorlar. 400 yıllık Mısır hayatları ise 1313 yılında doluyor.

Bu rakam ise Mısır Firavunu Akhenaton devrine denk geliyor. Velhasıl Tüm Peygamberlerin Kronolojik Sıralanışı ve tarihleri, sadece beyin jimnastiğini yapmış olmakla alakalı olabilir. 09.2024

ARININ SALKIM YAPMA NEDENLERİ.

ARININ SALKIM YAPMA NEDENLERİ

Haziran 2025. Arının Salkım Yapma Nedenleri esas iki nedenden dolayıdır. Sıcaklık ve soğuktan dolayı salkım yaparlar.

ARININ SALKIM YAPMASININ NEDENLERİ:

1– Havaların aşırı  sıcaklığı nedeni ile kovan içi hararetin artması. 

2– Birinci nedenden ötürü kovan içinde boş yer olmasına rağmen işi olmayan arılar dışarıya çıkar. 

3– Koloninin kuvvetli olmasından dolayı ayak basacak yer kalmamıştır.

4Soğuklar nedeni ile hareketleri kısıtlanan ve uyuşan arılar, vücut sıcaklıklarını korumak için ‘top’ salkım durumuna geçerler. Isınma amaçlı petek üst çitası ile aşağıya doğru ve yana doğru birbirine yapışıp kalırlar. Tehlikeli bir durumdur.

ARININ SALKIM YAPMA ÇEŞİTLERİ;

A- Arıların Uçuş tahtası altına salkım yapma nedeni: Diğer bir anlatım ile kovan önünde arıların salkım yapmasının nedenleri Kovan içinde sıcaklık hem havanın etkisi hemde arıların vücut sıcaklığı nedeni ile aşırı artar. Bu artış, kovan içinde faaliyeti azaltır. Aşırı sıcaklıktan dolayı (insanlar gibi) iş yapamayan arıların bir kısmı, kovan dışına çıkar. Dışarıya çıkan yavru arılar enerjilerini korumak için uçuş tahtası altında yere doğru uzunlamasına, üzüm salkımı biçimini oluştururlar. Tehlikeli bir durum değildir. 

Arının Salkım Yapma Nedenlerinden olan bu tip salkım tabiri caiz ise ‘zevk’i sefa’ içindir. Sadece mecburen tembellik etmelerine neden olur. Bu kısma yukarıda belirttiğim ilk üç şık girer. Bu durumu önlemek için üstte ‘fazladan’ ilave olmalı ki, içerisi havadar olsun. Bu şekilde pek faydalı olmaz. Veya kovan gölgelik bir yerde olmalı. Ek olarak kovanın üstünde gölge yapacak çalı, ot vb olmalı. 

B- Kovan içi salkım. En tehlikeli salkım yapma çeşididir. Kışın üşüyen arılar, vücut sıcaklıklarını korumak için uğur böceği şeklinde yumak olurlar. Bu durum, havalar ısınıncaya kadar devam edebilir. Bu duruma kısmen engel olmak için teneke takmanızda fayda var. Teneke taktığınızda, direk soğuk havanın içeriye girmesini engellemiş olursunuz.

Kovan içinde yapılan salkım, içinde balı çok olan petek üzerinde olur. Buna göre bu yerde bulunan arılar durdukları yerde bal yerler. Aç kalmazlar. Haliyle Karnı doyan arı sıra ile kümenin dışına doğru çıkar. Acıkan ve üşüyen arı ise balın olduğu merkeze yanaşır. Döngü bu şekilde devam eder. Aynı yerde bal var ise! Küme sağlı sollu o tarafa yanaşır. Böylece Yaşamaya devam ederler.

Ne yazık ki soğuklar devam ediyor ise tehlike bundan sonrada devam eder. Bu süre içinde petekteki bal biter, sıcaklık olmazsa, diğer UZAKTAKİ peteğe geçemeyen arılar topluca ölürler. En tehlikeli salkım şekli bu.  03.2018 cmt

TÜRKİYE’NİN BÖLGELERE GÖRE RAKIMLARI

SEYDİŞEHİR YAYLASI DOĞASI ve PİSLİĞİNİZ.

Haziran 2025. Türkiye’nin Bölgelere Göre Rakımları Devamında

Türkiye’nin iller bazında ortalama rakımının 652 m’ye tekabül ettiğini tespit ettim. Bu rakıma en yakın ilimiz ise 649 m ile Kilis ilimizdir.

Türkiye’nin ortalama yüksekliği: Denizden 1132 m Kaynak:www.cia.gov/the-world 09.2024

Burada Rakımlar konusunda tüm yazdıklarım kopya değil gerçek araştırmaya dayalıdır.

Türkiye’nin yedi bölgeye göre</strong> yükseklik sıralaması ve rakımları. Ve Türkiye’nin bölgelere göre</strong> rakımları Başlık ve içerikleri bana AİTTİR. Çeşitli şekilde yazmamın nedeni ise! Ne yazık ki Bu yazılarımı paylaştığım ilk yıllarımda sayfama  yapılan KASITLI virüs saldırısı olmuştu. Ve dolayısı ile sayfam aylarca açılmadı. Sonuç olarak yazılarımı taşımak ve isimlerini değiştirmek mecburi oldu! Bilgilerinize.

Türkiye’nin yedi bölgeye göre yükseklik sıralaması ve rakımları

81 ilin rakımlarına ait kronolojik liste: İllerin Kara yolu Ve Uydu Üzerinden Rakımları 

Bazı bölgelerimizde olan tepe noktaları – Kara yolları üzerindeki bazı tepe nokta rakımları – Bu konulu yazımı, içerik fazla olmadığı için kaldırdım. Başka yerden Kopyala yoluna da gitmedim. 

Rakımı en yüksek olan ilçelerimiz  başlıklarında yine aynı titizlikle sizlerin takdirlerine sunmaktayım.

Bu sebeple Yazdığım bütün yazılarımda SİZLERE en doğru bilgiyi vermeye çalıştım. Sonuç olarak Türkiye’nin Bölgelere Göre Rakımları konusunda da en doğru bilgiyi sunmaya gayret ettim. Yalnız Bir yerleşim yerinin K G D B ve orta yerinin rakımı farklılık arz eder. Ben bunları dikkate alarak ortalamasını yazdım. 24 Kasım 2015 günü Anıt Kabiri ziyaret ettim. Duvarda asılı Türkiye haritası ve illeri üzerinde O ilin rakımları yazılı idi.

Bu harita üzerinde Antalya il rakımı 37 m. Ancak Benim Antalya girişi kara yolu üzerinde devamlı gördüğüm rakım 39. Lakin Siz bir tarafa, ben hangisine inanayım? Böylece kara yolu ve uydu üzerinden kıyaslamalı rakım tespitine başladım. Google üzerinden O ilin işaretli merkez valilik binasını buldum. Sonuç olarak En doğru rakım ölçümünü sizlerin bilgisine sunduğumu sanıyorum.

1 . Doğu Anadolu Bölgesi ve İlleri Rakımları: Bu bölge sınırları içinde 15 il  bulunmaktadır. 7 bölge içerisinde  rakımı  en yüksek illerin olduğu 1. bölgemizdir. Buna göre Ortalama rakım 1400 m dir.  Bu bölgede rakımı en fazla olan il sıralamasına göre Erzurum 1900 m. Ardahan 1810 m. Kars 1755 m. Hakkari (Çölemerik) 1755 m. Van 1727 m. Ağrı (Karaköse) 1630 m.  Bitlis 1535 m. Muş 1366 m. Şırnak 1356 m. Erzincan 1215 m. Bingöl 1159 m. Elazığ 1070 m. Malatya 966 m. Tunceli (Dersim) 919 m. ve Iğdır 860 m. ile rakımı en düşük il.

2. İç Anadolu Bölgesi ve İlleri Rakımları: 13 ilin toplamından oluşmaktadır. Bölge  ortalaması  1021 mt. Buna göre bölgemiz 2. sırada yer almaktadır. Bölgede rakımı en yüksek olan il sıralamasına göre Yozgat (Bozok) 1315 m. Sivas 1290 m.  Nevşehir 1196 m. Niğde 1237 m. Kayseri 1060 m.  Karaman 1056 m. Konya 1023 m. Kırşehir 993 m. Aksaray 975 m.  Ankara 885 m. Anıt Kabir 908 m. Çankaya Köşkü 1071 m. Beştepe rakımı 900 m. Eskişehir 795 m. Çankırı 730 m.  Kırıkkale 716 m. ile rakımı en düşük il.

Seydişehir Belediye önü 1135 m. Konya B.B. önünden Meram üzeri Seydişehir 86 km, Seydişehir – Antalya merkez arası 213 km. Seydişehir siyasi olarak Konya ili iklimsel olarak Ak Deniz Bölgesindedir. Seydişehir Akseki kavşağı 66 km.                             

Konya İnlice mah. ana yolu üzeri 1565 m. Altın çıkartılan Maden ocağı 1600 m. Kar ve tipi cinsi soğukların olduğu Bağıran petrol tesisleri 1530 m.

1974 yılında Konya Seydişehir Antalya yolu başlayacaktı. Ne var ki 1989 yılında başlandı. Sonuç olarak Erbakan hükümeti 1996 yılında ulaşıma açtı.

Tınaz Tepe Tüneli :. Seydişehir Akseki arası Antalya bölgesi dahilinde. 1825 rakımlı Alacabel tepesi kışın ne yazık ki kardan dolayı kapanıyor.  1530 m rakımlı yerden 2016 yılında tünel inşaatı başlandı. Bu tünel Akseki Cevizli Ceceler mevki 1280 m rakımdan çıkacak.

Ve tünel 7.300 + 7.300 m= 14.600 m  uzunluğunda. Ne yazık ki şimdiye kadar bitmesi lazımdı! Ancak Bu tünelin üzerine Beyşehir Antalya yoluna sıfırdan başlandı. Tüneli ile birlikte bitti. Sözde Tınaztepe Tüneli 2025 yılı sonunda tamamen açılacak. 

3. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İlleri Rakımları: 7 ili kapsamaktadır. Ortalama rakım 729 m. En yüksek il 939 m ile Mardin. Siirt 889 m. Gaziantep 838 m. Adıyaman 679 m.  Diyarbakır 673 m. Batman 575 m. ve rakımı en düşük il 510 m ile ŞanlıUrfa    

4. Ege Bölgesi ve İlleri rakımları: 8 il’den oluşmaktadır. Ortalama rakım 512 m. En yüksek il merkezi 1025 m ile  Afyon. Kütahya 957 m. Uşak 911 m. Muğla 658 m. Denizli 391 m. Manisa 78 m. Aydın 71 m. ve sonuncu sırada 10 m ile İzmir gelmektedir.

5. Karadeniz Bölgesi ve İlleri rakımları: 18 vilayetten oluşmaktadır. Ortalama rakım 400 m. Rakımı en yüksek vilayeti 1555 m ile Bayburt. Gümüşhane 1169 m. Çorum 818 m. Kastamonu 809 m. Bolu 727 m. Tokat 630 m. Artvin 529 m. Amasya 398 m. (Merzifon 740 m) Karabük 262 m. Düzce 150 m. Trabzon 40 m. Sinop 25 m. Ordu 24 m. Bartın 14 m. Giresun 14 m. Samsun 10 m. Rize 10 m. Zonguldak 8 m. ile  rakımı en düşük il.

6. Akdeniz Bölgesi ve İlleri rakımları: 9 il’den oluşmakta Rakım ortalaması 391 m.  En yüksek ili 1058 m. ile Isparta. Burdur 960 m. Kilis 649 m. Kahramanmaraş 562 m. Osmaniye 120 m. Hatay (Antakya) 89 m. Antalya 46 m. Adana 26 m. ve Mersin 9 m.

7. Marmara Bölgesi ve İlleri rakımları: 11 ilden oluşmakta. Rakım ortalaması 109 m. En yüksek ili 520 m ile Bilecik.  Kırklareli 210 m. Bursa 163 m. Balıkesir 145 m. Edirne 50 m. Istanbul 35 m. Sakarya (Adapazarı) 29 m. Tekirdağ 25 m. Çanakkale 12 m. Yalova 7 m. Kocaeli (İzmit) 4 m. rakımlara sahipler.

En düşük rakıma sahip illerimiz. Kocaeli 4 Yalova 7 Zonguldak 8 Mersin 9 ve İzmir Rize Samsun 10 m

Ölçüm anındaki soğuk sıcak rüzgarlı yağmurlu hava durumu rakım sonuçlarını etkiliyor. Yalnız Aynı gün sabah öğlen ve akşam vaktinde alınan rakımlar bile birbirinden farklı çıkmaktadır.  (ansiklopedik bilgi)

dünyada en yüksek yerleşim noktasıda Himalaya dağ bölgesindedir. Buna göre Tibet devletine ait Lhuka Bölgesinde bulunan 5070 rakımlı Tuiwa Köyüdür. Diğer en yüksek yerleşim yeri;

Doğu And Dağları’nda, deniz seviyesinden yaklaşık 5.000 metre (3 mil) yükseklikte bulunan La Rinconada kasabası, dünyanın en yüksek kalıcı yerleşim yeridir.

AVRUPA’NIN EN YÜKSEK RAKIMLI BAŞKENTİ

İspanya Fransa arasında bir dağ ülkesi olan Andorra Cumhuriyeti Avrupanın en yüksek başkentine sahipdir.  Başkenti ise aynı isimli, 1100 mt rakımda yer alan Andorra’dır.

En düşük rakıma sahip Avrupa ülke başkentleri ise. 7’şer m ile Hollanda – Amsterdam ve İrlanda – Dublin şehirleridir. 43 Avrupa ülke başkentlerinin ortalama yüzeysel rakımı ise, ∼ 200 m isabet etmektedir.

Dünya denizlerinin ortalama derinliği ise: 4 km Kaynak: livescience.com 12.2010      Mecit  ALBAYRAK

ARILARIN ANA SEÇİMİ

ARI HAKKINDA OKUMANIZI DİLERİM

Haziran 2025. Arıların Ana Seçimi konusunda yaşadıklarımdan bir örnek. Size; Arıların bana yaşattığı iki örneği anlatacağım. Buna göre hiç bir yerde böylesi bir anlatımı bulacağınızı sanmıyorum. Olay 2023 Haziran – Eylül ayı sonu.

1. kovanım. Oğul arısı ve ana değiştirecek. 2 küçük, 4 tanede iri ana memesi yapmışlar. Lakin İri ana memesi varken küçük anayı istemem diye küçük memeleri kopardım. Bu arada Eski ana ise hala sağ ve günlük atıyor. Üç gün sonra iri memenin biri açılmış ve ana çıkmış. Bu arada eski ana öldürülmüş. (1.) Daha Sonra bu iri memelerden 2 tanesini de kesmişler. Biri kalmış.

Lakin Bu üç gün içerisinde yeni ana varken 4 günlük olan yumurtalardan 5 tane daha, yeni meme yapmışlar.  Ancak bu olmaması gereken bir durum. Çünkü Bu güne kadar, Yeni ana çıktığında tekrar meme yaptıkları bildiğim bir uygulama değil. – Çıkmış ana varken yeni oluşturulan memeleri de kendileri imha ederler, koparmaya gerek yok dedim. Ama, Yeni anayı da öldürmüşler. (2.)

Lakin arıcının öğreneceği çok şey var. Şimdi kendini ustaların ustası gören kimi arıcı arkadaş; – Bu adam bir şey bilmiyor diyecektir! Diyorsanız!! Yorum kutucuğuna yazın, bilmediklerimizi öğrenelim. Peki; iri ana çıkmışken neden çıkanı kabul etmeyip yeni ana memesi yaptılar??? Bence!!!

Yeni Ana arının öldürülme nedeni: Kopardığım küçük memeler. Bazı arılar acele davranarak hepsinden önce alap şalap, ana sütü çok az olacak şekli ile yaptıkları düğme ve sinek cinsi memeler idi. Ve arıların bir bölümü acele ile eksik arı sütü verilerek yaptıkları bu memelere sahiplendiler. İri memeler ise,  sonradan bol süt ile bir gurup arının aheste aheste yaptığı sağlıklı memeler idi.

Arıların Ana Seçimi konusunda arılar – Ana Küçük olsun benim olsun demektedirler. Arıların bir bölümü bu niyette idi. Tabiri caiz ise! Azınlık, çoğunluğu baskı ile susturdu. Ve dolayısı ile; Kuvvetli bir ana yerine cılız bir anayı tercih ettiler.

Lakin İri ana varken Cılız ana nasıl çıkar? Nasıl razı olurlar? Ne var ki Cılız ana kovandaki arılardan destek almasa! İri ananın hakkından gelemez!! Böylece Arılar bu kuvvetli ana üzerine çullanarak havasız bıraktılar, C misali bükülerek soktular. 

Yeni yaptıkları 5 memeleri takip ederken, dışarıdan kovana ana girmiş. Hayırlısı dedim, beklemeye başladım. Bu arada yaptıkları memelerin 3 tanesini imha etmişler.

Derken sen kalk, bu dışarıdan gelen anayı da öldür. Etti 3 ana! Ve kendi analarını çıkarttılar. Bu ana günlük atımına başladı. Kapalısı daha oluşmamıştı. (Benzer olay Tem. Ağus. 2024 tekrar oldu.)

Bu sefer koloni zayıfladığı için başka bir kovandan buna destek olsun diye, iki çita arıyı kağıt ile birleştirdim. İki gün sonrası baktım! Bu kovandaki yeni anayı, destek olsunlar diye verdiğim 2 çitalık arılar öldürmüş. Öldürülen ana sayısı toplam 4 etti

Bu arı kolonisi, içindeki günlüklerden yeni meme yaptı. Yine küçükleri temizledim. Lakin sonrası çıkan hiç bir anayı kabullenmediler. Ve sahte anaya gitti. Bu arıları, orman içine silkeledim. Peteklerini aldım, 4 gün beklettim. Bu arada hazır ana aldım. Zaman geçiyor. Bu sene erkek arılar, geçmiş senelere göre daha uzun yaşadılar.

Hazır anayı temiz peteklerle verdim. Tekrar 4 gün sonra baktım, ana kafesten çıkamıyor. Ben zorla çıkartıp, petek üzerine koyup takip etmeye başladım. Baktım Anayı öldürecekler.

Tekrar bu anayı kutu içine aldım, petekleri dağıttım, arıları uzağa silkeledim. Alışsınlar diye Hazır anayı, çitasız arıların içlerine koydum. Takip ettim. Kabullenmiş gibilerdi. Ama, kafes içindeki bu anayı da öldürmüşler. Etti 5 tane ana arı

Hazır ana varken sahte anaya gitmişler Bu sefer yine bu arıları ormana silkeledim. 4 gün çitasız bekletip başka kovanların önüne örtü tahtası koyup arıları dağıtarak birleştirme yoluna gittim. Ne var ki Sen kalk!! Girdiğin kovandaki hazır günlük atan, kapalısı olan anayı öldür… Etti 6. ana. GECE VAKTİ GİDİP İLAÇ SIKMAMAK İÇİN KENDİMİ ZOR TUTTUM.

Velhasıl üç kovanlık 25 çitalı kovanlarımın arısı Arıların Ana Seçimi konusunda anlaşamadıkları için hem olan bal yağmaya gitmiş -farkında değildim-  hem koloni gitti. Sadece üç çitalık arı kaldı. Baktım, çitanın birinin ortasına bir meme daha yapmışlar. Sahte anayı gördüm ama bu meme ne oluyor? Peteklerde günlük yok, biliyorum. Nasıl olur! Günlüğü başka bir yerden taşımış olabilirler mi? Yoksa kendilerini mi kandırıyorlar?

Yine de bir umutla 25 Eylül pazartesi günü, kovanı açtım. Tek meme yerinde yok. Kovan içindeki petekleri parçalarcasına dışarıya aldım, çarptım. Petekler parçalandı. Kovanı kapatıp, arabaya yükledim. Yerine boş kovan koydum. Bu sefer daha uzağa tepeler arası yol kenarı, orman içine bu arıları silkeledim ve eve geldim. Gidebilen eski yerine gitsin dedim.

26 Eylül günü bu arıları kontrola gittim. Hepsi orada bir dala salkım olmuşlar. Arıları Yere silkeledim. Arıların, sahte anayı takip ettiklerini fark ettim ama, hangisi? Daha öncesi yerine gelen tarlacı arıları başka kovan ile birleştirdim. 

27 Eylül günü tekrar arıları silkelediğim sahte analı arıları kontrola gittim. Hala dala konmuş duran arıları yere silkeledim. Esas konu sahte ananın olduğu küme idi. Takip ettim. Yerde uçmayıp bir arada olan arıların içinde sahte ananın olması muhtemel olduğu için! Gözüme kestirdiğim sahte analı kümeyi ezdim.

Velhasıl 25 çita arıdan, Yarım çita arı kaldı. Gelen arılar birleştirdiğim  kovanın anasına tabii oldular. 

BENİM PARTİM İYİ ile BENİM ANAM İYİ. 25 petek arıya ve 15 ballı peteğin mahvına sebep oldular.  27.09.2023

BEN MECİT ALBAYRAK.

BEN MECİT ALBAYRAK

 

   Temmuz 2024. Ben Mecit Albayrak. Bazen sayfama Mecit Albayrak kim diye sorular gelirdi. Nerede ise bedavaya verilen Seydişehir Eti Alüminyum fabrikasından  özelleştirildiği zaman emekli oldum. 1990 yıllarından beri arıcılık yapmak isterdim. Çalışma şartlarından  dolayı nasip olmadı.

2008 yılında halk Eğitim kurslarına katıldım. 2010 yılından itibaren arıcılığa başladım. Sayfa başlığımda belirttiğim gibi, bildiklerimi başkaları ile paylaşmaktan zevk alan birisiyim. Yaptıklarımı değil, söylediklerimi yapın. Çünkü arada bir öğrenmek denemek için, farklı işler yaparım.

Buna göre İlk yıllarımda arılı çitayı elime alır 30 dak. incelerdim. Çünkü Amacım çita üzerinde olan arıların neler yaptığını görmek incelemek. Böylece Bir şeyler öğrenmek. Bu durumumu gören yada duyan arıcı arkadaşlarım bana kızardı. Öyle ki ben hala aynı çitayı incelerken uzaktaki arkadaşım 3 kovanı kontrol etmiş olurdu.

Stajyer arıcı olarak Öğretmen emeklisi bir abinin yanında altı ay bulundum. Mecbur değildim ama onlara yardım ederken yaptıklarını görüyordum. Bu arıcı üstelik öğretmen. Üç kere art arta soru sorduğumda çok soruyorsun derdi. Diğer arıcı yarı cahil idi ama öğretmenin söylemediği bazı bilgileri bu rahmetli olan abimiz söylerdi. Yada söylemesi için öğretmeni yönlendirirdi.

Bu cahil arıcı abi bir gün bana dedi ki, Arı nazarı götürmez. Göze söze gelmez. Ben bir Ayetel Kursi alıp geleceğim. Bunları kovanlara yerleştir demişti. Sonrası getirdi. İki kovanın üst kapak içlerine bunları raptiyeledim. Ama  yukarıda yazdığım gibi ben bilgimi başkaları ile paylaşmaktan zevk alırım. Bana arıcı sormadan ben ona bildiğim arı konusunu anlatırım. 

On beş senedir arıcılık yaparım. Bu sayfalardan binlerce kişiye bilgi aktarıyorum. Bana; Kovanı çok karıştırıyorsun diyen 30 yıllık arıcıdan daha fazlası ile arı hakkında bilgim var. Lakin bu güne kadar dolu dolu 10 kovanım olmadı. Takdir sizlerden. Lütuf rahmet Allahtan.

Amacım, başkalarına faydalı olmak..  Allahın Selam ve selameti ile. 08.2024

BABAM LAZOĞLU ŞÜKRÜ USTA.

BABAM LAZ OĞLU ŞÜKRÜ ve SEYDİŞEHİR.

     Temmuz 2024.  Babam Lazoğlu Şükrü Usta aslında 1923 Gürcistan Devleti, Batum şehri doğumludur. Büyük babamın iş yeri buradadır.

Babası ve büyük babam; Azerbaycan Devleti Şeki ili, İnce Zunut köyüne kayıtlı Yusuf oğlu, Mecit YUSUFZADE ( 1885 – 1926 ).  Annesi ise, Türkiye Cumhuriyeti Artvin ili Hopa ilçesi Ebuislah köyünden Ayşe …  (Türkiye 1901 Azerbaycan  Bakü 1987).

Üç yaşına kadar babası Mecit, annesi Ayşe ve ablası Fatma (1922 – 2004) ile beraber Batum’da büyümüş. Bu arada küçük kardeşi Hamdi’nin (22 Mart 1926 – Ağustos 2013 ) doğar.  Bu yüzden Annesi, o zamanlarda yanına gelmiş olan kız kardeşleri veya  annesine: Hamdi olunca Şükrü ile fazla ilgilenemiyorum. Siz memlekete giderken Şükrü’yü yanınızda götürün, biraz yanınızda kalsın, diyor. (1926).

Diğer taraftan dedem Mecit,  Batum ve Artvin çevresinde hatırı sayılır bir esnaf ve işverendir. O günün şartlarında Deri işleme atölyesi-Debbağ olan dedemin hatırı sayılır maddi gücü olmuş. İleri ki zamanlarda Seydişehire gelen Baba Annem halam, amcam ve  babamın dayısı ve akrabaları tarafından anlatılmıştır.

Büyük babam Mecit Yusufzade 1926 yılı içinde maddi durumundan dolayı yanında çalıştırdığı işçileri tarafından öldürülür. Bu sürelerde Babam Şükrü Hopa’dadır. Cesedi, iş yeri yakınında ki bir kayanın altında 17 Ağustos 1927 yılında bulunur. Büyük babam öldürüldüğünde Babaannem, 3 çocuk annesi ve 25 yaşındadır. Babaannem, 1928 yılında tekrar evlenmek zorunda kalır.

Bu evliliğinden altı çocuğu olur. Ama başta kocası olmak üzere hepsi, kendisinden önce ölürler. Eşi Hamit, çocukları Kemal, Cemal, Lütfiye, Mehmet, İsmet, Semaye.  Lakin Halam Fatma ve amcam Hamdi 1932 1938 yılları içerisinde yetimhanede kalırlar. Sonrasında Halam 1944 yılında Savcı olmuş, Amcam ise askeri bandoya girmiştir.

1928 yılına kadar Batum ve Artvin de olan insanlar, komşuya gider gibi bu yerlere karşılıklı gidip gelirler. Bu tarihten sonra bir gece yarısı Türkiye ve S.S.C.B. arasında imzalanmış olan sınırların kabul ve kapatılması  antlaşması  gereği, karşılıklı geçme yasağı konur ve sınırlar kapatılır.

Bu sınır ise,  o zaman ki Sarp köyü ve günümüzde ki sınır kapısıdır. O anda Türkiye’de olan babam ailesinden ayrı düşer. Annesi ve iki kardeşi, Batum’da kalır.  Öyle ki bu köyün orta kısmında bulunan dere yatağı, iki ülke sınırı olup, köyü ikiye bölmüş.

Türkiye’de 3 yaşından itibaren akrabalarının,  özellikle  9 kız kardeşin tek erkek kardeşleri olan ‘Onbaşı’  lakaplı dayısı Ömer Albayrak himayesinde olan babama, dayısının soyadını -vermişler. Geçmişi hakkında pek fazla konuşmayan babam, zaman zaman bazı anılarını annemize ve bizlere anlatır idi. Ayrıca babamın ana lisanı, Lazca idi.

Ne var ki çocukluğunda yemek sofrasından – Sen yemeyeceksin, diye  kaldırılıp, ıslattığı yatak ve dayak korkusundan dolayı erkenden kaçan, ağaçlardan düşüp karda delik açan portakalları buradan alıp yediğini anlatırdı.

1930′lu yılların şartlarında ilk öğretim 3 yıl imiş. Okuma ve yazmaya aşırı ilgisi olan babam, akranları okula giderken  okula gidememiş. Lakin azmi sayesinde, arkadaşlarının yanında onların kağıt ve kalemleri ile okuma  yazmayı öğrenmiş. Hatta öyle ki, bir süre sonra okulda okumadığı halde, okula  giden arkadaşları ile imtihana sokulmuş ve  imtihanı kazanmış.

Gençlik çağlarında Zonguldak’ta iş yerleri olan teyzesinin oğlu Asım Özbostancı’nın yanına gider. Burada tamir bakım imalat üzerinde çalışıp, meslek sahibi olmuş. Sonrasında Askerliğine kadar Zonguldak Maden ocaklarında tamirci olarak çalışmış.

Bu iş yerlerinde zaman zaman işçi  sağlığı açısından işçilere iğne yapılırmış. Babam, iğneden korktuğu içinde hep kaçarmış. Babam, bana 31 sene babalık yapmıştır. Babamın, son ölümcül hastalığına kadar, hastahane veya doktora gittiğini bilmem ve duymadım.

Babam Lazoğlu Şükrü Usta’nın Askerlik Yılları:

Erkek milletinin en büyük anısı, ‘askerlik yıllarıdır’. Özellikle bizlere anlattığı anıları askerlik yıllarına ait. Buna göre Askerliğine İstanbul Selimiye Kışlasında  başlamış. Sanatkar  olması nedeni ile ordunun tamir bakımına alınır. Sonrasında Becerikliliği fark edilince, komutanı yanına çağırtıyor.  Komutanlığa ait olan kasanın anahtarı kayıp oldu. Kasayı açabilir misin? diyor. Hemen işe başlıyor ve sonuç olarak kasayı açıyor. Sene, 1945 ve sonrası. Ne yazık ki Dünyada savaş var.

Bir süre sonra, uzun süreli arazi tatbikatı için, askerin bir bölümü ile beraber Samandıra tarafına gidiyorlar. Tatbikatın bir gününde, yemekhane çavuşluğu görev sırası kendine veriliyor. Daha öncelerinde bir erat çavuş ile, ufak bir sorunları olmuş. Yemekhane çavuşluğu anında arası açık olan çavuş yemekhaneye gelip herkes den önce yemek istemiş. Ama buradaki görevliye verilen talimat ise, dış görev haricinde kim olursa osun, yemek verilmeyecek. Bu nedenle yemeği vermemiş ve bu çavuş ile münakaşa etmiş.

Ertesi gün bu çavuş, yemekhane sorumlusu oluyor. Akşam vakti babam nöbete gideceği için, erkenden yemek yemeye, yemekhaneye geliyor. Durumunu izah edip çavuştan yemek istiyor. Çavuş, yemeği vermiyor. Verirdin vermezdin kavga dövüşe dönüyor. Araya olaya tanık olan  askerler giriyor. Bu sırada ast subay komutan geliyor. Olayı bilmeyen komutan,  kavgayı çıkartan kişi olarak babamı düşündüğü için, sille tokat vurmaya  başlıyor. Ona göre çavuş haklı, babam suçlu!

Dayağı yemekte olan babam: Komutanım durum şu, dese de iyicene kızan komutan, babamı dögmeye devam eder. Dayaktan iyicene bunalan babam, bir şekilde kasatura yı eline geçiriyor ve komutanının üzerine yürüyor. Bu sefer komutan önde, babam arkasında eğitim karargah çadırlarının  çevresini dönmeye başlıyorlar. Zorla babamı yakalayıp, komutanı kurtarıyorlar. Durumu öğrenen komutanı babamdan ‘ ÖZÜR’ dilemiş, ama ne fayda! Urfa Birecik’e sürgün gidiyor.

Babam Lazoğlu Şükrü Usta’nın Sürgün ve Seydişehir öncesi:

Urfa Birecik’te bulunduğu askeriyenin bütün teknik işlerini yapmak haliyle  babamın görevi. Birliğin işlerini imkanları nispetinde askeriye içinde  yapar. Burada olamayacak işleri de,  Birecik içerisindeki sivillere ait demirci atölyesinde yapmaya başlar. Askerliği süresi içinde, bu işleri yaparken haliyle sivillerle de  irtibat kuruyor, kurmak zorunda.

Bu bölgede adı sanı duyulan bir ‘AĞA’ nında ufak tefek işlerinide yapar. Ağa, babamdan hoşnut olduğu için kendisine bir öneri yapıyor. Şükrü, burada kal. Benim traktöre, makinalara bakarsın, kızımıda sana veririm, demiş. Babam, teklifi kabul etmiyor. Konya Aksaray Obruk bölgesine çalışmaya geliyor. Sene 1948.

Bu bölgede yine traktör, biçerdöğer  ve diğer makinaların tamir bakımı ile meşgul olur. Konya Seydişehir Orta Karaviran‘lı namı değer Çakal oğlu Mehmet (yada asker arkadaşı) ile istişarede bulunur. Böylece Babam Lazoğlu Şükrü Usta ile Çakal oğlu Mehmet’in önerisi ile Seydişehir hayatı başlıyor. Çakal oğlu Mehmet babama:  Lazoğlu, sermayesi benden, çalıştırması senden. Benimle Orta Karaviran köyüne gelir misin?, diyerek teklifte bulunur.  12.2011

İkinci bölüm :Babam Lazoğlu Şükrü Usta ve Seydişehir.   Mecit Albayrak

 

ARI VE ARICILIK HEVESİM

 

Temmuz 2024. Arı Ve Arıcılık Hevesim yıllardır vardı. 1980 yılı sonrasında TRT 3 tv kanalında arıcılık programı çıktığında zevkle izlerdim.  Yıllardır arıcılık yapmak isterdim. 1987 yılında Alüminyum fabrikasında çalışırken, arıcılık kursuna gitmek istedim. Lakin, kurs yeri ve saatleri uygun olmadığı için, gidemedim.

Emekli olduktan sonra bir ara 2 dönem apartmanımızda yöneticilik yaptım. Yaptığım araştırma sonrası Halk Eğitimde akşamları arıcılık kursu açılacakmış. Gündüzleri bilgisayar kursu. İkisine de yazıldım. Arı Ve Arıcılık Hevesim burada canlanmaya başladı. Genel kurulda apartman için çalıştırdığım kişi haklı, ben haksız oldum. Tekrar seçtiler ama hala ve hala çalıştırdığım kişiyi savunmaya devam etmeleri üzerine, yönetimi bıraktım.

Sonrasında arıcılık sezonu bitmek üzere olduğundan, hemen arıcılığa başlayamadım. Daha sonrası 2010 yılı Nisan ayı içi idi. Kurs hocamın vasıtasıyla  öğretmenlikten emekli bir arıcı ile temas kurdum. Başlangıç olarak iki arılı kovan alma konusunda anlaştık. Yalnız arılar kışlık  yerleri olan Antalya’dan geleceklerdi.

Daha sonra 22 Nisan 2010 cuma gecesi bir kamyon dolusu kovan geldi. Böylece Saat 02.00 de indirmeye başladık. Beş gün sonrası ustam olacak kişinin önerileri ile iki adet kovanı seçtik. Ustamın yanında bir ortağı var. Esas yönetim öğretmende.

Böylece onların yanında bazen sorarak, bazende yaptıklarını gözetleyerek bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Mayıs ayı içinde bir hazır ana alarak, 2 kovandan 3. kovan çıkarttık. Bu sene çiçek bakımından kısır bir dönem olduğu konuşuldu. Geçen sene oğul çok almışlar.  Bu sene ustalarımın yaklaşık 110 kovanından sanırım 10 tane oğul aldılar.

Kısaca her işin kendine göre bir zahmeti var. Haliyle ağır bir işi olmasa da, kovanların yanına gidip gelmek bile bir iş. Bu sebeple günlük 34 km yol alıyordum. Bunu şikayet yönünden yazmıyorum. Bulunduğumuz yer tepelerin ve dağların yanında olması, bana apayrı bir haz veriyordu. Sonrası buralarda sarardı kaldı. Ama bu işi zevk ala ala yapıyordum vede hoşnut idim.

İyisi kötüsüyle 5 ay 10 günlük acemilik 25 Ekim 2010 cmt akşamı bitti. Saat 16 – 17 arası rüzğar ve gök gürültüsü ile yağmur başladı. Bu yüzden hafifçe ıslanmıştık. bir güz yağmuru seronomisini yaşadık. Neden sonra yağmur dindi. Bu sefer ustalarla beraber daha önce indirdiğimiz kovanları daha kalabalık bir şekilde kamyona yükledik. Lakin yüklemenin sonuna doğru yağmur tekrar başladı.

Başkaları ile konuşurken, – Benim 2.5 kovanım var, diyordum. İlk iki kovanıma ilave koymuşken, çoğalttığımız kovan sadece damızlık olarak kalmıştı. Bu nedenle böyle konuşuyordum.

Ustalar tekrar Antalya yolunu tuttular. Daha sonra bende komşumun bağına doğru hareket ettim. Arı ve arıcılık hevesim burada yaşamaya devam edecekti. Haliyle arıcık tecrübem yoktu. Kendi başıma yol yordam bilmiyordum. Daha önceden kovanlarımı nereye koyabilirim! diye düşünmeye kalmıştım. Öyle ya sadece benim isteklerim değil, başkaları ne diyecek, buda önemli idi. Ama düşündüğüm kadar değilmiş. Sağ olsun komşum Hasan Gürcan abi- Şimdilik kardeşimin bahçesine koyalım sonrasını hallederiz deyince rahatladım.

Sonuç olarak Bağ Arası mevki her yeri sebze bahçeleri dere tepe yeşillik olan bir yer. Şimdi nerede ise ‘bir karış’ yeşil tepeleri zor bulunan yer oldu. Her yeri beton evler kapladı. Sadece yağmur mevsiminde yeşillikler arasında bir bölgemiz. Ve dolayısı ile betona direnen  bazı vatandaşların sayesinde kısmen yeşillikli.

Haliyle kovanlarımı koyduğum yer ‘hala ben varım’ diye bilen bir yeşil bölge. Yakınında  yazın yok olma durumuna gelen devamlı akan bir su kanalı mevcut. Ertesi gün arılarımın hatırını sormaya yanlarına gittim. Hepsi canlı ve eskisine göre daha hareketli idiler.

04.10.2010 pzt günü, kovanlarımın iki tanesini açtım. Nakliye sonunda bir hasar olup olmadığını görmek istedim. Üzerinde ilave olanın birini açtım, hasar yok. Ana verdiğimiz 3. kovanı açtım. Kovanı açtım ne göreyim; ilaveli kovanda arısız boş yer görünmezken, bunda arılar üst üste binmişler. 9,5 çıta bal ve arı dolu. İkisini alıp, taze çıta koydum. Bu sebepten dolayı etraf arı kaynadı. İyi ki etrafta kimseler yoktu. Çorabımın üstünden ve 4 yerimi soktular bile. Şu an saat gece yarısını geçti. Hala sokulan yerlerim sızlıyor. Sızlıyor ama; Bacaklarımda sinirsel bir durum var, acaba faydası olur’mu?

Bütün arıcılık konulu yazılarımda bir örnek verirdim. Her şeyi tam ve full olan 10 çitalık arınız Mart ayında 8 çitaya düşecek. Dediğim örnekleme noktası burası.

Şimdi kovanlarıma  istediğim zaman, tabii ki gerektiğinde istediğim şekilde bakıyorum. Sağını solunu inceliyor  ve bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. (haklı-haksız) Şunu yap, şunu yapma diyende yok. Zevkim iki katına çıktı. Ölseler Şahlansalar sonuçta benim arım. Ayı’ya sormuşlar: Ensen neden kalın? Kendi işimi kendim görürüm demiş.

Ustaların yanında onlar için çalışma mecburiyetim yoktu. Yinede Hem yardım edeyim, hem bir şeyler öğreneyim, diye 110 kovan benim miş gibi çalıştım. Hal böyle iken, esas usta öğretmen arıcı, 2 sorumdan sonra- Çok soruyorsun, derdi. Bence Siyasi görüşümden dolayı Öğretmen usta arıcının  bildiklerini bana aktarma isteği az idi. Kovan bakım devamında sıra benim kovanlara gelindiğinde -lütfeder gibi- Şunlara da bir bakalım, derdi. Zoruma giderdi.

Ben ise bildiğim bir bilgiyi başkalarına vermek için ayaklarına gidiyorum. ( Belli değil mi? 2024) 2011 yılı başında, kendi adımla bu sayfayı açtım. Böylece bildiklerimi siz dahil, herkesle paylaşıyorum.

İyiki Arılar verileni inkar eden insan değil, bir  böcek. Ah Birde Nazar olmasa! İnancıma göre benim belimi büken nazar. İyi bakarsam, inkar etmeyip hepsi büyüyecek. Ama. Allah nazardan saklarsa. Nazar değerse, arı ilerlemez. Derler. Nitekim Öylede bilinir. Sene 2024. O zamanlardan bu yana gögsümü gere gere 300 kovanım var diyemedim. Sonuç olarak dolu dolu 10 kovanım bile olmadı. 2024 Mayısında gelen bir oğul ile bir kovanım oldu.

Bildiğim gördüğüm hiç bir şeyi ve bilgiyi kimseden sakınmadım. Öyle ki, ben sorduğuma cevap alamazken ben başkalarına onlar sormadan söyledim, anlattım. Sonuç olarak 14 senedir yerimde sayıyorum. Neden? Siz söyleyin. Bu arada bana arıcılık dersini veren diğer rahmetli usta Kazım Arıcı:. – Göz Nazarı arıyı öldürür derdi. Bu inanç ile Nazar duası kopyasını getirmişti. İlk iki kovanımın kapak altında bu duaları raptiyeledim.

Evet. Ben Mecit ALBAYRAK. Arı Ve Arıcılık Hevesim her daim var. Lakin bir türlü istenilen uygun kovan sayımı bir türlü tutturamadım. Allahın izni ile karşılıklı fikirlerimizi paylaştığımız arılı ballı nice yıllarda görüşe bilmek  niyazımla. Kalın sağlıcakla.  10.2010    Mecit   ALBAYRAK

DÜNYA ÜZERİNDE SICAKLIK ve SOĞUKLAR.

DÜNYA ÜZERİNDE SICAKLIK ve SOĞUKLAR.

     Temmuz 2024.  Dünya Üzerinde Sıcaklık ve Soğuklar &lt;/strong> kimi zaman anlık kimi zamanda yıllara tekabül eden tespitlere dayanır. O ülke veya bölgenin 12 ay 365 gün ve geriye dönük 10 yılı baz alınır. Buna göre Sıcak soğuk yağmur vb kayıt rakamlarının ortalaması o bölgenin gerçek sonuçlarını verir.

Dünya meteoroloji standartlarına göre ISI Derecesinin En doğru yerleşimi ile ölçüm yapmak için.

Ölçüm yapacak cihaz yerden 1,2 ile 2 m arası yukarıda olmalı. Duvar dibi ağaç yanı olmayacak. Çerçeveli gözenekli bir kutu içinde gölgelendirilmiş güneş ışınlarını dolaylı gören,  açık  bir alan içinde ölçüm yapılmalıdır.  Kaynak: NASA-BBC

TÜRKİYE’DE İKLİM ÇEŞİTLİLİĞİ VE ETKİLERİ

Türkiye’nin en soğuk ve sıcak olan şehirleri. 1993 yılı Ağustos ayında Mardin Kocatepe + 48.8 C’ dir.  En soğuk yer ise. 1990 yılı Ocak ayına ait 44.4 C’ ile Van Çaldıran bölgemizdir. Kaynak: BBC

&lt;/p&gt; <p&gt;Dünya</strong> Üzerinde </strong>Sıcaklık ve Soğukların  tespiti hakkında küçük bir örnek. Hava durumlarını,  günlük olarak televizyon gazete ve cep telefonlarından takip eder,  okuruz. 26 Haziran 2012 TRT televizyonu Elazığ şehrimizin sıcaklığının 41 Antalya’nın 38 C’ olduğunu söyledi. Yazımın başında belirttiğim gibi günlük hava durumu, o bölgenin gerçek iklim, hava durumunu göstermez. 

13 Aralık 2016 16 Ocak 2017 arası aralıklı olarak Seydişehir merkezine 250 cm kar yağdı. Tespit edilen en soğuk ise; – 27 C’

Seydişehir 2022 yılı Ocak ayı ortasında Türkiye’nin – 27 C’ ile en soğuk ikinci şehri oldu. Mart ayında tüm Türkiye sathında  olduğu gibi etkisi olmasa da 40 cm varan kar yağışları oldu.  

Dünya Üzerinde Sıcaklık ve Soğuklar &lt;/s&lt;/strong>trong> konusunda uzman kişiler: Türkiye’de ani hava değişikliği ile aşırı yağışlar görülmeye başlanacak. Bundan böyle Türkiye’de tropikal iklim değişiklikleri olacak dendiğini vurgulamış olayım. Seydişehir, yaşadığım yer olarak sadece bir örnektir. 

Meteorolojik kayıtlara göre yaz mevsiminde bile Türkiye’nin Batıdan Doğuya doğru sıcaklık farkı + 28’den  + 15 C’ ye doğru düşüklüğü belirtilmektedir. Kış  ortalamasını ele alırsak! Yukarıdaki rakamları 10’nar C’ düşünmemiz lazım. 

BİR BÖLGENİN İKLİMİNİ ETKİLEYEN UNSURLAR:

Rakım, iklimi etkileyen bir unsurdur. O bölgenin dünya üzerinde bulunduğu yer, rakımı dört yanını kuşatan dağlar; Dağların yerleşim yerlerine  olan yakınlık ve uzaklıkları gölet ve barajların az – çok olması dahi bir etkendir.

Ak Deniz bölgesinde iklim: Geçmiş yıllardaki  Ağustos ayı ortalamasına göre en sıcak şehirlerimiz. 1. Adana, 2. Mersin  3. Antalya. Bu şehirlerimiz arasındaki sıcaklık farkları 0.1- 0. 9 arası birbirine yakındır. Bu üç şehrimizin kışın en soğuk ortalaması + 5 / 15 C’ arasındadır.  Üç ilin geçmiş yıllardan beri Ağustos ayı sıcaklık ortalamaları + 22 /45 C’ arasında değişmektedir. Rakım olarak  Mersin 9 m, Adana  26 m.  Antalya 46 m.  Ak Deniz bölgesinin ortalama rakımı ise, 389 m dir.</p>

Dünya Üzerinde Sıcaklık ve Soğuklar &lt;/strong&gt; konusunda dağların etkisini gösteren bir örnek bence Alanya ve Manavgat’tır. Bu İlçelerimiz Akdeniz kıyısı ‘dibinde’ olmasına rağmen sırtını dağa yaslayan Alanya daha sıcaktır. Böylece kuzeyin soğukların dan korunuyor. 

Güneydoğu Anadolu  doğuda ve karasal olmasına rağmen yaz mevsiminde sıcaklık ortalamaları + 26 C’. Güney Doğu Anadolu bölgemizin sıcaklık yönünden Ak Deniz bölgesi ile yarışmasının iki önemli nedeni var.

1 – Toros Dağları. Güney Doğu Anadolu ile Doğu Anadolu bölgemiz arasında doğal bir sınır vazifesini görmektedir. Bu dağ uzantısı Doğu bölgemizin soğuklarını kesmektedir. 

2 –  G. Doğu Anadolu Bölgemiz 729 mt yükseklik ortalamasına sahip.  Karasal iç bölgede olmasına rağmen Ak Denizin sıcak havasını almaktadır.  Suriye ile arasında dağ yok. Orta Doğu ve Arabistan ülkelerinden gelen sıcak kuru kum ve çöl rüzğarlarının etkisiyle sıcaklıkları yüksektir. Güney Doğu bölgemiz sıcaklık konusunda Akdeniz iklimi ile, 0,1-0,9 C’ farkları arası yarışmaktadır.

Serik Gebiz 2020 yılı mayıs ortasında sıcaklık gölgede + 49 C’ oldu. 

Doğu Anadolu bölgemizin iklimi. Dört mevsimden oluşan en soğuk en sıcak aylarının  ortalaması + 15 C’ tekabül etmektedir. Bu bölgemizin rakım ortalaması: 1403 m dir. Kafkas Dağları Kuzey Kuzeydoğu yönünden esen poyraz kuru ayaz Sibirya  rüzgarları bölgemizin soğuk olmasına sebep olmaktadır. Her yöne bakan ve uzun olmayan parçalı dağ gurupları ile doludur.

Eski İnsanlarımız en soğuk ay ve günleri kast ederken ZEMHERİ adını söyler. Bu aylar ise Aralık Ocak aylarıdır. Uzun yıllara dayanan bilimsel ortalama tespitlere göre. Ocak ayı içerisinde en soğuk olan şehirlerimiz. Ardahan 15 C’ Ağrı 13 C’ Kars 11 C’ ve Erzurum 8 C’.  Ardahan rakımı 1870, Ağrı 1640, Kars 1768  ve  Erzurum 1890 m’dir.

Bu yüksek bölgede bulunan ve 860 m rakıma sahip ilimiz Iğdır. Akdeniz bitkisi olan pamuk üretimi yapılmaktadır. Ve Iğdır’ın  geçmiş yıllara ait 12 ay – 365 günlük sıcaklık ortalaması + 12 C’

İKLİM KONUSUNDA RAKIM VE DAĞLARIN ÖNEMİNE AİT BİR ÖRNEK:

Bir düğün için Eskişehir Mihalgazi (iklimi) ilçesine gittik. Dört tarafı dağ ve tam orta çukur zemininde Sakarya nehri akmaktadır. Sakarya nehrinin aktığı zemin rakımı 170 m. Kaymakamlık bina çevresi ise 215 m.  Nehir tabanından 300 mt yukarısında ise Sakarı kaplıcaları yer almakta.9

Bu ilçemizde Akdeniz bölgesinde yetişen zeytin pamuk nar dahil her türlü meyve ve bitki yetiştirilmektedir. Nerede ise yerleşim bölgesi kadar plastik seralar araziyi kaplamış durumda. Düğün sahibinin anlatımı ile bu sene 2013-14 kışı sert olmadığı için beş kez mahsul kaldırmış. Bu yerin yıllık sıcaklık  ortalaması ise: + 14 C’  – 14.06.2014 

SİBİRYA BÖLGE ISISI

Sibirya’nın (en soğuk değil) daimi soğuk olmasının nedeni. Sibirya toprakları ağırlıklı olarak enlem bazında Kuzey kutbuna daha yakın.  Dikdörtgen vari yükseltisi fazla olmayan sulak ve tundra türü otsu toprak bütünlüğüne sahiptir.

Bu bölgenin Kuzey Kutbuna göre daha soğuk olmasının nedeni ise Toprak‘tır. Sibirya bölge toprağı, derinlemesine buz ve donuk vaziyettedir. Esas etken budur. Diğer taraftan kutup bölgesinin daha sıcak olmasının diğer bir nedeni de, Atlas Okyanusu tabanından kutup bölgesine gelen sıcak su akıntısıdır.

Ayrıca buz ve kar,  güneş ışınlarını uzaya yansıtır. Emmez. Bu durum soğuk etkisini artırıyor. Kaynak- livescience.com 

Batı yönünde Ural sıra dağları Atlantik üzerinden gelecek serin havayı salmıyor. Güneyinde olan Pamir ve Himalaya yüksek dağları ise Pasifik üzerinden gelecek tropikal sıcak havayı engelliyor. Kuzey Buz Denizi üzerinden kutup soğukları ile Kuzey/KD Pasifik Denizi üzerinde ise serin ve soğuk hava hakimdir. 

Dünyada insanların sürekli olarak yaşadığı dünyanın en soğuk şehri olduğu ülke. Burada belirtilen şehirler enlem olarak 60′ ve yukarısındadır. Rusyanın Sibirya bölgesi Kuzey Buz Denizine yakın ve kutup bölgesinde olan Verkhoyansk rakım: 130 m. 1888 yılı Ocak ayı – 67.8 C’. Bu yerleşim yerinde en yüksek sıcaklık 20 Haz. 2020 + 38 C’ olmuş.

 Oymyakon (Oimekon) Köyü rakımı 730 m. Bu yerleşim yerinin en soğuk olmasının nedeni? Kutup bölgesinde her tarafının dağlarla kaplı, çukur bir bölge olduğundandır. Pasifik Okyanusuna daha yakındır. Kış mevsim etkisi 9 ay sürmektedir. Yıllık Ortalama sıcaklık ise  — 40 C’. 1924 yılında – 71.2 C’ ve 1933 yılında – 69.8 C’ olmuş. 22 Aralık 1991 günü Grönland adası – 69,6 C’.  Mars gezegeninden bile en soğuk günü yaşamış. Kaynak: NASA / Rus Bilimler Akademisi  meteoroloji istasyon kayıtları ve livescience

DÜNYADA ISI ÇEŞİTLİLİĞİ 

Dünyanın anlık ve ortalama tespit edilen en soğuk yerleri. ABD / Alaska Barrow bölgesi KK yakın yıllık ort. – 20 C’ ● ABD nin Utah Eyaletinin Panguitch yerleşim yeri. Meksika bölgesine yakındır. 6 Aralık 2013 gününe ait en soğuk hava derecesi O gün için – 45 C’.  KK Kuzey İstasyonu noktası yıllık ort. – 47 C’ 1954 yılında Bu bölgede – 66 C’ görülmüş. ● ABD/Alaska Eyaleti Creek bölgesi en fazla 1971 yılında – 62 C’ ● Dünyada ilk Altına Hücum olaylarının yaşandığı 1800 yılında Kanada – Yukon bölgesinde kurulan Budak köyü 1947 yılında – 63 C’.  07.2017  Kaynak: www.uznayvse.ru

Dünyanın sürekli en sıcak yerleşim yeri. Etiyopya Dallol bölgesidir. Bu yerin kış mevsimi dahil 12 ay365 güne tekabül eden sıcaklık ortalaması. +34.4 C’. Bu yerleşim yerinde 3 ay 92 güne tekabül eden  yaz mevsiminin sıcaklık ortalaması ise. +47 C’ dir.

Bu güne kadar tespit edilen dünyanın en sıcak yeri. Libya – El Aziziye yerleşim bölgesidir. 1922 yılı Eylül ayında vuku bulan sıcaklığın + 57.7 C’ olduğu, kayıtlara geçirilmiştir.  3.2018

1915 yılı Arizona Tuskon Çölü yüzeyinde 71,5 C’ – Aynı anda ve aynı noktanın 4 mt üstünde ise 42,5 C’ ölçülmüş. 

Güney Afrika Cumhuriyeti Vredendal  kasabası sıcaklığı. Meteoroloji kayıtlarına göre 27 Ekim 2015 Salı gününe ait en yüksek sıcaklık +48.4 C’ olmuş. 16 Ekim 1936 tarihinde Arjantin Campo Gallo köyünde tespit edilen en yüksek sıcaklık. + 47.3 C’. Kaynak: www.gismeteo.ru

Dünyanın 60′ enlemi üzerinden itibaren başlayan Kuzey kutup bölgesinde kar yağmaya devam edecek. </strong> Himalaya dağ zirvelerindeki en kalın buz katmanları 1960 yılına kadar oluşmuş. Buz ve kar katmanlarının yine bu tarihten 2018 yılına kadar buz, yüzeyden 80 metre derinliğe kadar erimiş. Bu sonuç Dünya Üzerinde Sıcaklık ve Soğuklar göstergesidir. Kaynak; CIA/NASA

Isınmanın nedeni? Dünyanın,  Güneşe göre 23⁰ olan açı ve uzaklığının Güneşe doğru bir yakınlaşma olduğu  belirtilmektedir. Bu durum ise,  sıcaklıkların artmasına  neden oluyor. www.livescience.com           

Edindiğim bilgi doğrultusunda. Ekvator sıcaklıklarının her 10 senede bir 40 km (güneye değil) kuzeye doğru ilerleyeceği şeklindedir. Yine NASA bilim adamlarınca yayınlanan 16 Ocak 2015 tarihli bilgi dahilinde.

Dünya yüzeyinde en sıcak yıl. Sanayi devrimi sonrası Sera gazları nedeniyle 1880 yılı ile 2014 yılında oluşmuş.  <strong><p&amp;gt;&lt;strong>Dünya Üzerinde Sıcaklık </strong&amp;lt;/strong>&amp: 

Kasım 2013 Ocak 2014 tarihleri arasında ve Rus RTG Tv kanalı üzerinden Sibirya soğuklarını 50 gün boyunca not ettim. Bu günlere ait en soğuk yer Yakutsk şehrinin 50 günlük ortalaması – 32 C’ olmuştur.  Kaynak: Kendi çalışmalarım. 

KUTUP BÖLGELERİNDE ANLIK ISI ÇEŞİTLİLİĞİ:

NASA, 9 Aralık 2013 Pazartesi tarihli paylaşımına  göre. Yüksek çözünürlükte termal kızılötesi sensörlü cihazlara sahip Landsat 8 uydusundan. ABD Jeoloji Araştırma bölümü görevlilerinin Antarktika da 32 yıldır karadan yaptıkları araştırma tespit sonuçları. Dünyanın en soğuk olan bölgesi – 93.2 C’ (- 136 F) ile  Doğu Antarktika yaylasıdır. Daha önceleri de belirttiğim gibi bu nokta ve kıtada sadece araştırma amaçlı çalışan kişiler vardır.

– 93.2 ‘C daimi olmayıp, 10 Ağustos 2010 tarihinde tespit edilmiştir.

Güney Kutup (GK)  Kuzey Kutup (KK) bölgesinden daha soğuktur. Bu bilgi bilimsel bir tespittir. GK merkezi tamamen toprak bir tabakadan oluşuyor. KK tamamen deniz üstü kalın buz tabakasından oluşmaktadır. GK kıtasında lav kaynayan bir yanardağ bile mevcut.    20.12.2010 

SEYDİŞEHİR YAYLASI DOĞASI ve PİSLİĞİNİZ.

SEYDİŞEHİR YAYLASI DOĞASI ve PİSLİĞİNİZ.

      Temmuz 2024. Seydişehir Yaylası Doğası ve Pisliğiniz konusunun içeriği Seydişehir Susuz Yaylası üzerinedir. Ne var ki Bu nokta Antalya yolu üzerinde Seydişehir Susuz Yaylası  olarak bilinen mevki. Ana yolun kenarında küçük bir girintili bölgesinde gördüklerimi anlatacağım.

Buranın rakım 1450 mt. Ankara çıkışlı kişiler başta olmak üzere, hatta kafileler halinde Mevlana ve Kapadokya turlarına katılan yabancı turistler bile görürler. Bu konuda dağlarımız piknik amaçlıdır. Dağlarımız, Toros’ların uzantısıdır. Seydişehir’in güneyinde kalan dağlarımız kara çam, köknar, sedir ağaçları ile kaplıdır. Ama Kuzey ve doğu bölgelerimizde ise çoğunluk meşe ağacı ile kaplıdır. Sadece Orman işletmesi tarafından bölge bölge kara çam ekilmektedir.

Seydişehir ilçesi  Konya Meram Dutlu kırı yol ayırımı üzerinden Konya belediye önü 87. Akseki yol ayırımı 66,  Manavgat içi çay köprüsü üzeri 135, Antalya  215, Beyşehir ilçesine ise 33 km mesafede yer almaktadır. Rakım olarak belediye önü ile denizden 1135 mt yukarıdayız. Akdeniz ve İç Anadolu bölgesinin ulaşım ve iklimi konusunda geçiş bölgesiyiz. (2023 yılı sonunda Beyşehir Antalya tüneli ve yolu açıldı Seydişehir tüneli ise! belli değil)

2010 yılı mayıs ayı içerisinde biraz kalabalık olarak buraya  gelmiştik. Ki, bahar ve yaz aylarındaki insan sesleri, kuşgiller familyasının seslerini bastırır. Eşyalarımızı indirdikten sonra çevremdeki kişilerin biraz hayret, birazda kızgın bakışları arasında ilk işim, arabamda sürekli taşıdığım kürek, çapa ve  testereyi çıkarıp, çevremi temizlemeye başladım.

Benim huyumu bilen, öyle iken ginede bana kızmaktan’da geri kalmayan akrabalarımın kızma sebebi; Sen temizle, yine batıracaklar,  söylem ve düşüncelerinden dolayı idi. Yinede dinlemeyip, temizlemiştim.

25 Eylül 2010 cumartesi günü bu sefer sadece ailemi alarak aynı yere gittim. Yine eşyalarımızı indirdikten sonra ilk işim, temizliğe başlamak oldu. Bu dediğim yer, ana yolun kenarında  yaklaşık  1200 metre² bir yer. İnanır’mısınız!  buranın 4/3 nü  2.5 saatte ancak temizleye bildim.

Sayı olarak en fazla atık, ıslak peçete denen mendil. Birem birem tırnaklarım ile topraktan söküp, torbaya biriktirip, belirlediğim bir yere attım. Daha sonra cola, soda, bira cam ve  plastik şişelerini toplayıp şehir içine getirdim. Ve kullanılabilir atıklar çöp kovalarına attığım şişe sayısı 25 tane idi. Toplamaya zamanım ve takatim kalmadığı için bıraktığım teneke kutular ise, bundan az değildi. Topladığım bütün pislikleri-nizi-  ise taş oyuk arasında kontrolum altında yakarak, imha ettim. Seydişehir Yaylası Doğası ve Pisliğiniz burada kalırken Kendi evinize aynen mi davranıyorsunuz?

İnanırmısın! o yorgunluğuma ve de ailemin –Hadi artık yeter, kendi işlerini yap; demesini bile dikkate almadan yapmaya devam ederken, bu yaptığım işten, temizlediğim pisliklerden dolayı zevk aldım. Çünkü ben, doğa dostu olan ve bu ortamda bulunmaktan coşku ile  zevk alan bir anlayışa sahibim.

İlaveten arabamın içinde kürek, çapa, testere ve diğer alet edavatım devamlı bulunur. Gittiğim her yerde ve arılarımın olduğu çevrede ağaçları budar, yağmur ve diğer akarsuların bozduğu  yolları, düzeltirim.

Peki ya sizler ! Benim pisliğimi temizlemeyin, gerekte yok. Ama en azından kendi pisliğinizi temizlemekten, tedbirinizi kısmende olsa almaktan neden imtina ediyorsunuz? Sahibi olduğunuz yeri temiz tutarken, doğayı her şeyden önce kendinizi, çocuk ve torunlarınızı  geleceğinizi neden düşünmüyorsunuz! Neden? O güzelim bakir toprakları pislik içerisinde bırakmayı, kendinizde bir hak olarak görüyorsunuz. ?!

Bu yaptıklarınızı kendinizde bir hak olarak görmeye devam ederseniz, O topraklar, günü geldiğinde siz ve bizlerden, hakkını almayı da kendinde bir hak olarak görecektir. Türkiye’de 26 temmuz – 7 Ağustos 2021 arası, 46 il dahilinde 225 bölgede orman yangınları oldu. Sebep kim veya neden? Kasıtlı veya sera gazı nedeni ile oluşan aşırı kuru sıcak hava. Yine sebep olan insan.  Eylül 2010. 

KRALIN YOLUNDAKİ GÜZEL KİŞİ.

KRALIN YOLUNDAKİ GÜZEL KİŞİ.

Haziran 21.2024.  Kralın Yolundaki Güzel Kişi halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar verir.  Yol biter. Bu yol üzerinde bir yarışma düzenlemeyi uygun bulur. Kral, isteyen her kişinin bu yarışmaya katılabileceğini söyler.

Bunu yapmasındaki amacı, İnsanları faydalı işler yapmaya teşvik etmektir.

Bu yoldan geçecek en güzel kişiyide  belirleyeceğini ilan ettirir.

Yarışma günü,  insanlar akın akın gelirler. Bazıları  süslü en güzel arabası ile, bazıları en güzel elbiselerini giymiştir. Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel  biçimde  yaptırmış, kimileri en güzel yiyeceklerini yanında getirmiştir. Gençlerden bazıları sporcu kıyafetleri içerisinde, yol boyunca yarışmaya hazırlanırlar. O gün buraya gelen herkes gün boyu bu yoldan gidip gelirler. Ama  Kralın Yolundaki Güzel Kişi olma gayreti akşama kadar kimsede görülmez.

Fakat kralın yanına gelen insanların hepsinin yüzleri asık bir vaziyette, aynı şikayette bulunurlar.  – Yolun bir yerinde iri taşlar ve  moloz yığınları var.  Bu birikintiler yüzünden yürüyüşümüz zor oldu, derler.

Günün sonunda bir yarışmacı kralın yanına, yorgun argın ulaşır. Üstü başı toz toprak içerisindedir. Krala büyük bir saygı ile yönelerek, elinde tuttuğu  altın kesesini uzatır.

– Yarıştığım yolda yolu tıkayan taş ve moloz yığınları vardı. Yolu temizlemek için uğraşırken geciktim. Bu altın kesesini moloz yığınları altında buldum.  Bu altın kesesi  size ait olmalı der ve keseyi krala uzatır.

Kral gülümseyerek cevap verir:

–  O altınlar sana ait.

–  Hayır, benim değil. Benim hiç bir zaman bu kadar çok param olmadı.

– ‘Evet ‘ der kral” Bu altınları sen kazandın ve yarışmanın galibi de sensin. Ayrıca, bu  yoldan geçen en güzel kişide, sensin.  En güzel kişi ise!  Ardından gelecekler için yoldaki engelleri kaldıran kişidir. Der.

Alıntı:  KÜPE Dergisi .     03. 12. 2011  Cumartesi  –    Mecit  ALBAYRAK

ANA ARININ GÜNLÜK ATMASINI TEŞVİK ETMEK

ANA ARIYA GÜNLÜK ATTIRMAK.

Temmuz 2024. Petekte Günlük Yoksa Ne Yapmalı. Kovanda hepsi var gibi ama, günlük ve kapalısı yok. Ne yapmak lazım. Ana Arının Günlük Atmasını teşvik için elinizde olan veya temin edeceğiniz poleni, pudra şekeri ile karıştırın. Hafif şekilde ıslatıp yoğurun. Yalnız katı olsun

Rahmetli Profesör Doktor Muhsin DOĞAROĞLU hocamız: Ana arıya günlük attıra bilmek için pudra şekeri karışımı polen verin demişti.

Keseceğiniz 10*10 poşet naylonu üzerinde çita üstüne koyunuz. Daha sonra polen bittikce aynı yere poleni -birkaç kez- koyunuz. Polen var ama günlük yinede yok ise, anayı değiştiriniz. Bu işlemi özellikle havaların ılık geçtiği kış mevsimi gününde bile soğuk bölgelerde muhakkak uygulayınız.

Ana Arının Günlük Atmasını Teşvik için bunun faydasını göreceksiniz. Kışın poleni verdiğiniz halde günlük olmasa bile bu işten kazançlı yine arımız olacak. Bu yüzden koloni bu kışı daha güçlü geçirecek. Daha sonra arımız Bahar mevsimine daha kuvvetli girecek. Bu yazdıklarımı uyguladım ve sonucunu gördüm.

Kimi arıcı arkadaş toz pudrayı, poleni vd yere dökerek, tavuk yemler gibi yapıyor muş. Yere dökme işi, sağlıklı değildir. Arı poleni temiz yerden alıyor. Yapmayın. Bu arkadaşın yaptığına Ana Arının Günlük Atmasını teşvik denilemez -Buna iş güzarlık denir.

Kovanları daimi ıslak kalabilecek yerlere koymayınız. Bu yerlerde arı hastalıklı olur. Siz ne kadar imtina gösterseniz bile başarılı olamazsınız. Kovanların dışında olan çatlakları silikon ile kapatın. Üst kapak altlarına çul çuval kağıt koymayınız.

Havaların sıcak olduğu arını dışarıda uçuş yaptığı günlerde şerbet vermeniz gerekiyorsa verin. Burada dikkat edeceğiniz nokta şu. Arılar petek üzerinde üzüm salkımı gibi toplanmış olmasınlar. Bütün bunları yaptığınız halde yine de arılarda ilerleme yok ise arılarda hastalık ola bilir.  09.2016

MISIR KRALİÇESİ VE KRALI HATŞEPSUT

MISIR KRALİÇESİ VE KRALI HATÇEPSUT

    Temmuz 2024. Mısır Kraliçesi ve Kralı Hatşepsut. Bu yazımın tv yayınını 04.08.2002  pazar günü izlemiştim. Ve arkeoloğun anlatımlarını anında not ettim.

Hatşepsut hakkındaki Aşağıdaki yazılımın hiç yada az bulunabilen bir durum diye düşünüyorum. Yalnız Kraliçenin hayat hikayesi hakkında tarih bigilerini büyük larousse ansiklopedisinden aldım. Doğum ve ölüm : M.Ö. 1537 – 1484

Mısır’ın ilk kadın Kraliçesi ve firavunu: MÖ 1789 yılına kadar kraliçe olup kocasının ölümü sonrası 1789 – 1786 yılları arasında kadın firavun olan Kraliçe Sobek Neferu idi. Kaynak-History.com

Hatşepsut’un manası:. Soylu kadınların en önde geleni –  livescience.com  Ne var ki Hatşepsut ile kocasının kardeşliği ve evlilikleri gibi kendilerinden sonraki bazı evlilikler ile aynı.

Mısır kralı 1. Tutmosis (tutmes) in birinci karısından olan büyük kızı Hatşepsut ile ikinci karısından olan oğlu 2. Tutmosis ile Hatşepsut 12 yaşında evlendirilmiş. Daha sonra Kralın ilk  evlilikten doğan erkek çocukları hep ölürken, sadece bir kızı sağ kalıyor.

Örneğin Mısır kralı Akhenaton ve ilk karısı Nefertiti‘den olan ve doğan çocukları gibi. Akhenaton’un 2. karısından olan oğlu Tutankamon ile  Nefertitiden doğan kızının evlilikleri aynı. Gerçi Antik Mısır tarihinde aynı anne ve babadan olan çocukların evlendirilmesi normal idi.

M.Ö. 1520 yılında 1. Tutmosis in  ölümü üzerine oğlu 2. Tutmosis ve kızı Hatşepsut yönetime geliyorlar. Hatşepsut o zaman 17 yaşında oluyor. Sonrasında 2. Tutmosis, Hatşepsut‘tan olan kızını, 2. evliliğinden olan oğlu ve kendisinden sonra kral olacak 3. Tutmosis  ile  evlendiriyorlar.

Sonrasında Hatşepsut’un kocası 2. Tutmosis, M.Ö. 1505 yılında ölüyor. Kralın oğlu ve kraliçeninde üvey oğlu ve damadı olan 3. Tutmosisin daha küçük. Lakin iktidarın zevkinden dolayı Hatşepsut tahtı bırakmıyor ve yeniden evlenmiyor. Kraliçe dul kaldığında 32 yaşında imiş. Sonuç olarak çocuk yaşta olan 3. Tutmosis ile karısı da, kral olma konusunda istekli değillermiş.

Hatşepsut kadın kral iktidara alışmıştı. Yalnız kadının kralın olması mümkün değildi. Ama Baş rahib bu sorunu ortadan kaldırmış. Kraliçeye Tanrı Amonun Kızı Hatşepsut lakabı verilmiş. Ayrıca Kraliçe erkek firavun kıyafetleri giymiş ve çene altına sakal takmış.

Arkeoloğun duvar yazı ve resimlere dayanan anlatımında ise:.  Kadın kral Hatşepsut ile damadı kral 3. Tutmosis arasında karşılıklı güvene dayanan bir antlaşmanın olduğu yönündedir.  Kraliçe Hatşepsut’un kızının eğitmeni Mimar Selmut.

Yalnız Kraliçe ile Selmut’un arasının iyi olduğu görüşü hakimdir.  Hatşepsut Mısırın bayındırlığı iç işleri ve yönetim işini hallediyor. Damadı 3. Tutmosis ise askerlerin arasında  savaşmayı öğreniyor.

Kadın kral Hatşepsut Mısırın bayındırlığı ile meşgul oluyor. Bu arada aynı zamanda ‘gözde erkeği’ Mimar Selmut‘a, kendi anıt mezarını yaptırır. Selmut, kraliçeden önce ölür. Selmut ile dünyada yaşarken resmen bir arada olamayan Hatşepsut mimari bir hile yaptırıyor.

Mimar Selmut’un mezarını daha önceden hazır olan kendi anıt mezarının yan tarafına yaptırıyor. Kendi anıt mezarı ile Selmut’un mezarı ile aynı seviyede. Kraliçe anıt mezarı odası ile Selmut’un mezar odası arasına sadece basit bir duvar ördürüyor. Böylece sağlığında bir araya gelemeyen Kraliçe ile Selmut öbür dünyada bir araya geliyor.

1903 yılında, Hatşepsut’un mezarı tespit edilip açılıyor. Kraliçenin mezar odasındaki duvar resimlerinde kraliçenin yanında duran bir erkek resmi, var. Bu erkeğin sol yanağında, yaşlanmadan dolayı oluşan bir çizik görülmüş. Sonrasında, kraliçenin mozolesinin ilerisinde bulunan mezar odası’da açılmış.

Ne var ki Bu mezar odasından çıkartılan erkek cesedinin suratında aynı çizgi görülmüş. O gün için bu erkeğin yüzü tv’de gösterildi. Sonuç olarak Kraliçenin mezar odasındaki  erkek resminin, Mimar Selmut’a ait olduğu görülmüş.

Mısır Kraliçesi ve Kralı Hatşepsut M.Ö. 1484 yılında ölüyor. Ve üvey oğlu damadı 3. Tutmosis kral oluyor. 3. Tutmosis kral olduktan 15 yıl sonra açık alanlardaki kraliçe Hatşepsut un resimlerini kazıttırmış.

Bu kazıtma şeklinin 3. Tutmosis’in  kayın validesi kraliçeye karşı oluşan gizli düşmanlığından değil. Arkeoloğ bu yapılan kazıma olayının Yalnız siyaseten alınmış bir karar olduğunu, söylemişti. 04.2014

SEYDİŞEHİR KUĞULU PARK 2007.

SEYDİŞEHİR KUĞULU PARK 2007.

     Temmuz 2024. Seydişehir Kuğulu Park 2007. Günümüzde mesire alanı olarak kullanılıyor. Elli yıl öncesinde buralara ancak görevliler gelirdi. O zamanlar çamurlu sudan dolayı toprak görünmezdi. Ayrıca mevsimine göre yabani göçmen kuşların uğradığı bir bölge idi. Ne zaman ki Eti Alüminyum Fabrikası ve Lojmanları için su basılmaya başlandı! Su bitti.

Lakin buraya eskiden gelen göçmen kuşlardan biri ve başta geleni ise adı üzere Kuğu Kuşları idi. Ki o zamanları ben görmedim veya hatırlamıyorum. Bundan başka kaz ördek en bilinen yabani kuşlardı.

Günümüzde ise ana havuzda  sembolik olarak Kuğu Kuşları var. Ayrıca ‘hatırlı ziyaretçiler için’ beslenilen çeşitli ördek ve kazlar.

Seydişehir Kuğulu Park 2007 resimleri o zamana ait bir belgesel durumundadır. Özellikle Havuz içindeki adacık ortasında yeşeren Söğüt Ağacı unutulmaz bir görüntü veriyor. Havuzun orta yerlerinde yer altı su kaynağı var. Havuzu besleyen de bu kaynak sudur.

1, 2 ve 6. resimler Kuğulu merkez alanı içindeki ana havuzu gösteriyor. Bu havuzun ortasında gölette barınan kaz ve ördekler için yapılmış kulübeleri mevcuttur. 3. resim ise mesire alanına gidilen köprülü üst geçit üzerinde olan ben. 4 ve 5. resimler ise Ana havuzu yukarıdan besleyen su kanalıdır.

Alttaki şelaleler ise, görüntü maksatlı olup hoş bir anı olmaktan öte bir işlevi yoktur. 07.2024

 DSC01273 DSC01274 DSC01275 DSC01278 DSC01279 DSC01281 DSC01282 DSC01285 DSC01286 DSC01288 DSC01291 DSC01294 DSC01296 DSC01297           

Bu bölgeyi kapsayan su yer altından  kaynak suyu olarak yaz kış kesilmeden akar. Bu gün bile şehrin bir bölgesine içme suyu olarak basılan su kendiliğinden yer altından çıkıyor.

Yolda yürüyen en güzel kişi Yoldaki engelleri kaldıran kişidir.